Gülen Ayva Aglayan Nar
Yerelden genele bir istifa etme süreci yasaniyor. Elestiriler ve polemikler, demir tavinda dövülür hesabi dövüldü ve çelige su verildi. Sira geldi adaylasmaya. Bunun üzerine siyasiler protestoyu basti, mevziler bosaltildi. Bir kaç gözetleyicisi kaldi ise eger, onlarin da görmezden gelinecegi asikar. Islem tamam, iktidar istedi bir göz, muhalefet verdi iki göz. Bu doldur bosaltmalarla politik mekanizmalar bozuldu bozulacak. Tetigin boslugunu kim düsürecek bakalim, bekleyip görecegiz genel baskanlari. Satilacak ruh da kalmadi elde avuçta. Gelenler gideni aratacak sözünden de biktik artik.
Bu toz duman politika ortaminda, popülist kültür melankolisinden kaçinarak gündeme dair yazmak da gittikçe zorlasiyor. Çünkü yazmak, incelikle planlanmis olsa da, her an illegal olabilecek bir eylem bütünlügüdür. Asla legal korsan gösterilerle isi yoktur ve kafaya takmaz. Ayrica; Gülünç yanilgilarin ve yanilmalarin yansimasina yanit vermek de yazin serüveni degildir. Tüm medya ve köseleri bu aymazlik içinde sürünse de kanmamak lazim, aydin olmanin geregi, gurbetçi Giresunluluk geregi.
Bogaza ve denize nazir hayat yasamiyoruz ki; durduk yerde sosyopatligimiz depressin. Son günlerde geçmise iliskin izli-gizli ne varsa ortaya dökülse de, oltaya takilmayacagiz. Damita damita imbikten süzülenleri yazacagiz, en zorlu yolu seçip. Bu kadar konu bollugu olsa da, tasima suyla degirmen dönmez biliyoruz. Degirmene gelen su kesilirse bir gün korkusuyla hiç yasamadik ve yasamayacagiz. Çünkü Yel degirmenlerini de biliriz hakkiyla. Donkisotlugumuz ise atadan baki, çavusogluyuz evvelinden…
Yasamla bogusmaktan, sahipli kelimelerle bogusmaya dermanimiz kalmadigindandir, cümlelerle iyi geçinmemiz. Sanilmasin ki, çaresiz ve umutsuzuz. Gözlerimizin önünden renkli mi renkli film kareleri uçusuyorsa da, kiyamiyoruz ziyan etmeye. Çünkü Türkiye’nin akli-fikri tutuklu, gözaltindayiz bugünlerde seçimlere kadar. Sinemanin dilinden, fotografin renginden, romanin, öykünün, siirin gücünden yararlanmadikça da yer sarsintisi ve zemin kaymasi arttikça artiyor memlekette. Tikilip kaliyoruz topyekûn saç telleriyle-basörtüsü arasina. Vekillige bir adim kala adimiz çizilir listelerden biliyoruz, ne yapalim eyvallah çekeriz.
Yerelden genele bir bas egme, boyun egdirme süreci yasatiliyor. Bu kargasa ve temasa potasinda eritilmek rolü biçiliyor bize, hiç istemesek de. Inadina, Bas ve topuk selami vermeden, kalemimize israrla protest çizgiler çizdirmeye devam edecegiz. Çünkü katiksiz sevilme ve popüler olma derdinde degiliz. Eger öyle olsaydik her kosula ve her ortama uyardik. Enkazda yerimizi alirdik.
Dogrusu Kirk yasindan sonra “ mizah “ da biraz zor geliyor insana. Akli yasinda ve basinda olmayanlarin mizah anlayisina tebessüm etmemek ise elde degil. Gurbet hikayelerine baslamak için ise çok geç.
Isin asli güleriz aglanacak halimize…