GÜNCEL

25. YIL ANISINA…






Dolayisiyla anlatilacak cakali bir durum yok ortada. Küçük kursun asker olmaya talip vekil adaylarinin arz-i endam ettigi, seçim bildirgelerinin havalarda uçustugu dar gündemli ortamda bir günü de kendimize ayirdik, haddimiz olmayarak.


Narasi duyulmayan, sirdas akademililer ortaminda son dersimizi de aldik 25.yil onur belgesi ile ödüllendirildigimizde. Hangi penceresinden baksak, balonu patlatilan bir çocuk hüznü büyüdü gözlerimizde. Yillar geçtikçe anlayacakmisiz demek hayatin degerini ve yitip giden gençligimizin önemini.


Tanri üç sey bahsetti bize bu yasimiza kadar. Biri; önümüze çikan maddi manevi her türlü esitliksiz firsati, dürüstlük süzgecinden geçirip degerlendirememe yetenegi veya yeteneksizligi. Bir digeri bu gidisle iktidar olma sansi ikibinyirmiüç sonrasina kalan bir partinin yaklasik 25 yillik parti emekçiligi. Sonuncusu ise bizi her daim gururlandiran ve onurlandiran Pertevniyallilik ve Yüksek Ticaretlilik. Hayatta bir dikili agacimiz olmasa da küçük Deniz’den baska yetiyor bize bu degerler.


Yani yitik kusak hikayelerine politik bir insan olarak katma deger ekledik bolca. Azami ilkelerden asgari aktarimlarla imasi bol, imaji dehset, ekosu zayif forumlarin üniformasizlari olduk gocunmadan, korkmadan. Hiç farketmeden yillarca neler yasamisiz meger. Bireysel basariya ve toplumsal mutluluga gönül verdigimizden bu yana emek vermisiz bosa giden bosa çikan.


Hayattan gerçekçi kareleri havaya ve suya yazdik belki ama tadimlik güzelliklerde yasadik vicdani temiz sakincalilikta. Çoktan hesaplastik hayatimizin o bölümleriyle, yine basladigimiz noktadayiz gerçi ama 25 yil ne de çabuk geçmis anlamak mümkün degil. Aslinda arkadaslarla bir araya gelince ayan beyan ortaya çikti, senato boyutundaki essiz sözlü dalasmalar. Belgesel kesitleri, bölgesel realistler olarak güncel haberler sirkine çevirdik bir çirpida.


Atatürk’ün Yüksek Iktisat ve Ticaretlilere Hitabesindeki sözlerini derinden duyarak ve yürekten hissederek; “Simdi, ulusta gençlik tabirinde birlesen ulus kelimesinin manasiyla gençlik kelimesi ne ifade ediyor anliyor musunuz? Asla inkitaa ugramayacak bir varlik, bir büyüklük, bir gençlik, bir parlaklik ve dünyaya samil seref. Her kafanin anlamaktan aciz oldugu yüksek bir varliktir gençlik…” 


Artik fiziken genç olmadigimiz dogru. Lider haberci haberdarligini çocuklarimiz araciligi ile sagladigimiz da dogru. Devrimci denizyildizi ufkumuzu hala aydinlatiyor ama. Deniz yolundaki, Yolculugundaki son baskiya bu günden yarina zor yetisebilecegiz belki; ancak hiçbir sey için geç olmadigini anlatti bize bu onur belgesi.


Dolayisiyla 25 yil sonra anlatabilecegimiz cakali bir durum yok ortada. Çünkü; “Kanun yoksa, kral çoksa , tok az aç çoksa, zengini kayip fakiri sokaklardaysa, durum çok ama çok vahim.”








25. YIL ANISINA…


Dolayisiyla anlatilacak cakali bir durum yok ortada. Küçük kursun asker olmaya talip vekil adaylarinin arz-i endam ettigi, seçim bildirgelerinin havalarda uçustugu dar gündemli ortamda bir günü de kendimize ayirdik, haddimiz olmayarak.


Narasi duyulmayan, sirdas akademililer ortaminda son dersimizi de aldik 25.yil onur belgesi ile ödüllendirildigimizde. Hangi penceresinden baksak, balonu patlatilan bir çocuk hüznü büyüdü gözlerimizde. Yillar geçtikçe anlayacakmisiz demek hayatin degerini ve yitip giden gençligimizin önemini.


Tanri üç sey bahsetti bize bu yasimiza kadar. Biri; önümüze çikan maddi manevi her türlü esitliksiz firsati, dürüstlük süzgecinden geçirip degerlendirememe yetenegi veya yeteneksizligi. Bir digeri bu gidisle iktidar olma sansi ikibinyirmiüç sonrasina kalan bir partinin yaklasik 25 yillik parti emekçiligi. Sonuncusu ise bizi her daim gururlandiran ve onurlandiran Pertevniyallilik ve Yüksek Ticaretlilik. Hayatta bir dikili agacimiz olmasa da küçük Deniz’den baska yetiyor bize bu degerler.


Yani yitik kusak hikayelerine politik bir insan olarak katma deger ekledik bolca. Azami ilkelerden asgari aktarimlarla imasi bol, imaji dehset, ekosu zayif forumlarin üniformasizlari olduk gocunmadan, korkmadan. Hiç farketmeden yillarca neler yasamisiz meger. Bireysel basariya ve toplumsal mutluluga gönül verdigimizden bu yana emek vermisiz bosa giden bosa çikan.


Hayattan gerçekçi kareleri havaya ve suya yazdik belki ama tadimlik güzelliklerde yasadik vicdani temiz sakincalilikta. Çoktan hesaplastik hayatimizin o bölümleriyle, yine basladigimiz noktadayiz gerçi ama 25 yil ne de çabuk geçmis anlamak mümkün degil. Aslinda arkadaslarla bir araya gelince ayan beyan ortaya çikti, senato boyutundaki essiz sözlü dalasmalar. Belgesel kesitleri, bölgesel realistler olarak güncel haberler sirkine çevirdik bir çirpida.


Atatürk’ün Yüksek Iktisat ve Ticaretlilere Hitabesindeki sözlerini derinden duyarak ve yürekten hissederek; “Simdi, ulusta gençlik tabirinde birlesen ulus kelimesinin manasiyla gençlik kelimesi ne ifade ediyor anliyor musunuz? Asla inkitaa ugramayacak bir varlik, bir büyüklük, bir gençlik, bir parlaklik ve dünyaya samil seref. Her kafanin anlamaktan aciz oldugu yüksek bir varliktir gençlik…” 


Artik fiziken genç olmadigimiz dogru. Lider haberci haberdarligini çocuklarimiz araciligi ile sagladigimiz da dogru. Devrimci denizyildizi ufkumuzu hala aydinlatiyor ama. Deniz yolundaki, Yolculugundaki son baskiya bu günden yarina zor yetisebilecegiz belki; ancak hiçbir sey için geç olmadigini anlatti bize bu onur belgesi.


Dolayisiyla 25 yil sonra anlatabilecegimiz cakali bir durum yok ortada. Çünkü; “Kanun yoksa, kral çoksa , tok az aç çoksa, zengini kayip fakiri sokaklardaysa, durum çok ama çok vahim.”







25. YIL ANISINA…


Dolayisiyla anlatilacak cakali bir durum yok ortada. Küçük kursun asker olmaya talip vekil adaylarinin arz-i endam ettigi, seçim bildirgelerinin havalarda uçustugu dar gündemli ortamda bir günü de kendimize ayirdik, haddimiz olmayarak.


Narasi duyulmayan, sirdas akademililer ortaminda son dersimizi de aldik 25.yil onur belgesi ile ödüllendirildigimizde. Hangi penceresinden baksak, balonu patlatilan bir çocuk hüznü büyüdü gözlerimizde. Yillar geçtikçe anlayacakmisiz demek hayatin degerini ve yitip giden gençligimizin önemini.


Tanri üç sey bahsetti bize bu yasimiza kadar. Biri; önümüze çikan maddi manevi her türlü esitliksiz firsati, dürüstlük süzgecinden geçirip degerlendirememe yetenegi veya yeteneksizligi. Bir digeri bu gidisle iktidar olma sansi ikibinyirmiüç sonrasina kalan bir partinin yaklasik 25 yillik parti emekçiligi. Sonuncusu ise bizi her daim gururlandiran ve onurlandiran Pertevniyallilik ve Yüksek Ticaretlilik. Hayatta bir dikili agacimiz olmasa da küçük Deniz’den baska yetiyor bize bu degerler.


Yani yitik kusak hikayelerine politik bir insan olarak katma deger ekledik bolca. Azami ilkelerden asgari aktarimlarla imasi bol, imaji dehset, ekosu zayif forumlarin üniformasizlari olduk gocunmadan, korkmadan. Hiç farketmeden yillarca neler yasamisiz meger. Bireysel basariya ve toplumsal mutluluga gönül verdigimizden bu yana emek vermisiz bosa giden bosa çikan.


Hayattan gerçekçi kareleri havaya ve suya yazdik belki ama tadimlik güzelliklerde yasadik vicdani temiz sakincalilikta. Çoktan hesaplastik hayatimizin o bölümleriyle, yine basladigimiz noktadayiz gerçi ama 25 yil ne de çabuk geçmis anlamak mümkün degil. Aslinda arkadaslarla bir araya gelince ayan beyan ortaya çikti, senato boyutundaki essiz sözlü dalasmalar. Belgesel kesitleri, bölgesel realistler olarak güncel haberler sirkine çevirdik bir çirpida.


Atatürk’ün Yüksek Iktisat ve Ticaretlilere Hitabesindeki sözlerini derinden duyarak ve yürekten hissederek; “Simdi, ulusta gençlik tabirinde birlesen ulus kelimesinin manasiyla gençlik kelimesi ne ifade ediyor anliyor musunuz? Asla inkitaa ugramayacak bir varlik, bir büyüklük, bir gençlik, bir parlaklik ve dünyaya samil seref. Her kafanin anlamaktan aciz oldugu yüksek bir varliktir gençlik…” 


Artik fiziken genç olmadigimiz dogru. Lider haberci haberdarligini çocuklarimiz araciligi ile sagladigimiz da dogru. Devrimci denizyildizi ufkumuzu hala aydinlatiyor ama. Deniz yolundaki, Yolculugundaki son baskiya bu günden yarina zor yetisebilecegiz belki; ancak hiçbir sey için geç olmadigini anlatti bize bu onur belgesi.


Dolayisiyla 25 yil sonra anlatabilecegimiz cakali bir durum yok ortada. Çünkü; “Kanun yoksa, kral çoksa , tok az aç çoksa, zengini kayip fakiri sokaklardaysa, durum çok ama çok vahim.”




25. YIL ANISINA…


 Dolayisiyla anlatilacak cakali bir durum yok ortada. Küçük kursun asker olmaya talip vekil adaylarinin arz-i endam ettigi, seçim bildirgelerinin havalarda uçustugu dar gündemli ortamda bir günü de kendimize ayirdik, haddimiz olmayarak.


 Narasi duyulmayan, sirdas akademililer ortaminda son dersimizi de aldik 25.yil onur belgesi ile ödüllendirildigimizde. Hangi penceresinden baksak, balonu patlatilan bir çocuk hüznü büyüdü gözlerimizde. Yillar geçtikçe anlayacakmisiz demek hayatin degerini ve yitip giden gençligimizin önemini.


 Tanri üç sey bahsetti bize bu yasimiza kadar. Biri; önümüze çikan maddi manevi her türlü esitliksiz firsati, dürüstlük süzgecinden geçirip degerlendirememe yetenegi veya yeteneksizligi. Bir digeri bu gidisle iktidar olma sansi ikibinyirmiüç sonrasina kalan bir partinin yaklasik 25 yillik parti emekçiligi. Sonuncusu ise bizi her daim gururlandiran ve onurlandiran Pertevniyallilik ve Yüksek Ticaretlilik. Hayatta bir dikili agacimiz olmasa da küçük Deniz’den baska yetiyor bize bu degerler.


 Yani yitik kusak hikayelerine politik bir insan olarak katma deger ekledik bolca. Azami ilkelerden asgari aktarimlarla imasi bol, imaji dehset, ekosu zayif forumlarin üniformasizlari olduk gocunmadan, korkmadan. Hiç farketmeden yillarca neler yasamisiz meger. Bireysel basariya ve toplumsal mutluluga gönül verdigimizden bu yana emek vermisiz bosa giden bosa çikan.


 Hayattan gerçekçi kareleri havaya ve suya yazdik belki ama tadimlik güzelliklerde yasadik vicdani temiz sakincalilikta. Çoktan hesaplastik hayatimizin o bölümleriyle, yine basladigimiz noktadayiz gerçi ama 25 yil ne de çabuk geçmis anlamak mümkün degil. Aslinda arkadaslarla bir araya gelince ayan beyan ortaya çikti, senato boyutundaki essiz sözlü dalasmalar. Belgesel kesitleri, bölgesel realistler olarak güncel haberler sirkine çevirdik bir çirpida.


 Atatürk’ün Yüksek Iktisat ve Ticaretlilere Hitabesindeki sözlerini derinden duyarak ve yürekten hissederek; “Simdi, ulusta gençlik tabirinde birlesen ulus kelimesinin manasiyla gençlik kelimesi ne ifade ediyor anliyor musunuz? Asla inkitaa ugramayacak bir varlik, bir büyüklük, bir gençlik, bir parlaklik ve dünyaya samil seref. Her kafanin anlamaktan aciz oldugu yüksek bir varliktir gençlik…”


 Artik fiziken genç olmadigimiz dogru. Lider haberci haberdarligini çocuklarimiz araciligi ile sagladigimiz da dogru. Devrimci denizyildizi ufkumuzu hala aydinlatiyor ama. Deniz yolundaki, Yolculugundaki son baskiya bu günden yarina zor yetisebilecegiz belki; ancak hiçbir sey için geç olmadigini anlatti bize bu onur belgesi.


 Dolayisiyla 25 yil sonra anlatabilecegimiz cakali bir durum yok ortada. Çünkü; “Kanun yoksa, kral çoksa , tok az aç çoksa, zengini kayip fakiri sokaklardaysa, durum çok ama çok vahim.”


 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.