Osman Aga’yla ilk ciddi tanismam 1969 yilinda Giresun da oldu.
Egitim Enstitüsü imtihanlari için çok zorlu bir yolculukla Giresun’a gitmistik.
Imtihana Sebinkarahisar Lisesinden gelen 40 kisiden herkes ilk defa il merkezini görüyordu. Hepimizin Giresun’a ilk gelisimizdi. Imtihandan çiktiktan sonra Giresun’a ilk gelen herkes gibi 17-18 yaslarindaki bizlerde sen sakrak oynaya ziplaya Giresun kalesine çikiyorduk.
Giresun kalesine çikarken, kaleden inen Ziberi köyünden (Sebinkarahisar kalesinin hemen dibindeki köy, bugün Sebinkarahisar belediyesine bagli mahalle) bes hemserimizle karsilastik. Yasli bir hemserimizin kollarina girmis onu kaleden indiriyorlardi.
Karsilasinca durup konusmaya basladik. Yasli hemserimiz gözleri parlayarak Osman Aga’yi ziyarete mi gidiyorsunuz dedi. Hiçbirimiz kalede Osman Aga’nin Atatürk tarafindan yaptirilan anit mezari oldugunu bilmiyorduk. Kaleyi gezmeye geldigimizi söyleyince yasli hemserimizin yüzündeki nese gitti. Gelirken Egribel ’i nasil geçtigimizi, Egribel de kar varmiydi diye sordu. Egribel’ den geçemedigimizi Trabzon üzerinden geldigimizi söyledik. Yasli hemserimiz sizin karsiz geçemediginiz Egribel’ den, Ermeni çeteleri bizi kus gibi avlarken imdat çigligimizi duyan Osman Aga imdadimiza gelirken Egribel de üç metre kar vardi dedi.
-Osman Aga o kari yara yara Sebinkarahisar’a ve Su sehrine yetisti dedi.
-Siz simdi hayattaysaniz, buraya imtihana gelebildiyseniz, soyunuz kurumadiysa
bu kalenin tepesinde yatan Osman Aga’ ya borçlusunuz dedi. Koluna girenlerin yardimiyla yürüyüp gitti. Daha sonra Osman Aga’nin 17 yasinda Balkan savasina gönüllü katilip gazi oldugunu ögrendim. Rum çetelerinin Giresun’a astigi Pontus bayraginin Osman Aga Sebinkarahisar dan gelip indirene kadar, o bayragi oradan indirmeye Giresun da hiçbir devlet gücünün ve sivil gücün cesaret edemedigini Giresun da günlerce Türk Bayragi yerine Pontus bayraginin asili kaldigini ögrendim. Eger bugün Giresun ve Karadeniz de Pontus Rum devleti kurulmadiysa, Osman Aga balkan faciasinin Karadeniz de tekrarina izin vermedigi için, Giresun’un ve Karadenizin bize vatan oldugunu ögrendim. Yüzyillardir Türklerle komsuluk yapan Ermenilerin bir gün hiçbir sürtüsme ve satasma olmadigi halde Sebinkarahisar kalesine çikip tüfek menziline giren dedelerimizi, ninelerimizi kus gibi avladiklarini, bu gün yasayan Sebinkarahisar’ lilarin tüfek menzili disina kaçmayi basaran dedelerimizin ninelerimizin çocuklari torunlari oldugunu ögrendim. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün canini ve baskentini dedelerimiz Giresun usaklari ve onlarin destan kahramani komutani Osman Aga’ya emanet ettigini, Sakarya da, Büyük Taaruz da dedelerimizin basinda Osman Aga’nin firtina gibi estigini ögrendim.
Sakarya da yarilan cepheyi tutmak için gönüllü Giresun Alaylarindan birinin kumandanlari HÜSEYIN AVNI ALPASLAN da dahil tamamina yakininin sehit düstügünü ögrendim.
Birde Türkiye’nin üç büyük sehrinde (Ankara, Istanbul, Bursa) yasarken Osman Aga ve dedelerine sahip çikamayan Giresunlu’ larin Türkiye’nin, zenginlik pastasindan degil dilim, kirinti bile alamadiklarini, nüfuslarina göre Türkiye’nin ekonomisinde,siyasetinde, bürokrasinde hiçbir agirliklarinin olmadiklarini gördüm.
Karsilasinca durup konusmaya basladik. Yasli hemserimiz gözleri parlayarak Osman Aga’yi ziyarete mi gidiyorsunuz dedi. Hiçbirimiz kalede Osman Aga’nin Atatürk tarafindan yaptirilan anit mezari oldugunu bilmiyorduk. Kaleyi gezmeye geldigimizi söyleyince yasli hemserimizin yüzündeki nese gitti. Gelirken Egribel ’i nasil geçtigimizi, Egribel de kar varmiydi diye sordu. Egribel’ den geçemedigimizi Trabzon üzerinden geldigimizi söyledik. Yasli hemserimiz sizin karsiz geçemediginiz Egribel’ den, Ermeni çeteleri bizi kus gibi avlarken imdat çigligimizi duyan Osman Aga imdadimiza gelirken Egribel de üç metre kar vardi dedi.
-Osman Aga o kari yara yara Sebinkarahisar’a ve Su sehrine yetisti dedi.
-Siz simdi hayattaysaniz, buraya imtihana gelebildiyseniz, soyunuz kurumadiysa
bu kalenin tepesinde yatan Osman Aga’ ya borçlusunuz dedi. Koluna girenlerin yardimiyla yürüyüp gitti. Daha sonra Osman Aga’nin 17 yasinda Balkan savasina gönüllü katilip gazi oldugunu ögrendim. Rum çetelerinin Giresun’a astigi Pontus bayraginin Osman Aga Sebinkarahisar dan gelip indirene kadar, o bayragi oradan indirmeye Giresun da hiçbir devlet gücünün ve sivil gücün cesaret edemedigini Giresun da günlerce Türk Bayragi yerine Pontus bayraginin asili kaldigini ögrendim. Eger bugün Giresun ve Karadeniz de Pontus Rum devleti kurulmadiysa, Osman Aga balkan faciasinin Karadeniz de tekrarina izin vermedigi için, Giresun’un ve Karadenizin bize vatan oldugunu ögrendim. Yüzyillardir Türklerle komsuluk yapan Ermenilerin bir gün hiçbir sürtüsme ve satasma olmadigi halde Sebinkarahisar kalesine çikip tüfek menziline giren dedelerimizi, ninelerimizi kus gibi avladiklarini, bu gün yasayan Sebinkarahisar’ lilarin tüfek menzili disina kaçmayi basaran dedelerimizin ninelerimizin çocuklari torunlari oldugunu ögrendim. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün canini ve baskentini dedelerimiz Giresun usaklari ve onlarin destan kahramani komutani Osman Aga’ya emanet ettigini, Sakarya da, Büyük Taaruz da dedelerimizin basinda Osman Aga’nin firtina gibi estigini ögrendim.
Sakarya da yarilan cepheyi tutmak için gönüllü Giresun Alaylarindan birinin kumandanlari HÜSEYIN AVNI ALPASLAN da dahil tamamina yakininin sehit düstügünü ögrendim.
Birde Türkiye’nin üç büyük sehrinde (Ankara, Istanbul, Bursa) yasarken Osman Aga ve dedelerine sahip çikamayan Giresunlu’ larin Türkiye’nin, zenginlik pastasindan degil dilim, kirinti bile alamadiklarini, nüfuslarina göre Türkiye’nin ekonomisinde,siyasetinde, bürokrasinde hiçbir agirliklarinin olmadiklarini gördüm.
Giresun’ lu destan kahramani gönüllü Giresun alaylarindaki dedeleriyle ve onlarin destan kahramani kumandani OSMAN AGA ile helalasmadan,Giresun da da gurbette de iki yakasi bir araya gelmeden, Türkiye’ nin zenginliginden nüfusuna göre pay alamadan yasamaya devam edecektir.
AV.MURAT TOKER