DÜNYA

Balkanlarda yeni bir gerilimi istemiyoruz

Meclis Başkanı Kurtulmuş: Balkanlarda yeni bir gerilimi istemiyoruz

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, çeşitli programlara katılmak üzere gittiği Bosna Hersek’in Başkenti Saray Bosna’da Hayat TV televizyonunun Aliya İzzetbegoviç Vakfı’ndan gerçekleştirdiği programa katılarak soruları yanıtladı.

Numan Kurtulmuş’un açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Kurtulmuş, dünya genelinde büyük yankı uyandıran Gazze’deki sivil katliamının tıpkı Srebrenitsa katliamı sırasında olduğu gibi büyük bir soykırım yapıldığını aktaran Kurtulmuş şunları söyledi:

“Aynı filmi bir kere daha burada, Gazze’de izliyoruz. Gazze’de de katiller var, katilleri destekleyenler var, sessiz kalanlar var. Ama şunu söyleyeyim. Dünyanın dört bir tarafında bu insanlık suçuna ortak olmak istemeyen vicdan sahibi insanlar var. Dolayısıyla nasıl Auschwitz’te Nazilerin yaptıkları suç cezasız kalmadıysa, nasıl Srebrenitsa’da katillerin yaptığı cezasız kalmadıysa öyle inanıyorum ki Gazze’de yapılan bu soykırımın katillerine de hesabı sorulacak ve onlar da cezasız kalmayacaklardır. Çünkü işlenen açık bir insanlık suçudur. Ümit ederiz ki acilen bir ateşkes sağlanır, acilen de Gazze’deki o mazlum ve masum insanlara temel insani destekler temin edilir.”

“1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan tam manasıyla bağımsız bir Filistin devletinin kurulması, Filistinlilerin evlerini, iş yerlerini, köylerini gasbeden yerleşimcilerin derhal çıkartılması ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere kutsal mekanların korunmasının temin edilmesi, Filistin’deki meselenin siyasi çözümü için şarttır.”

Gazze’de yaşanan katliamlarda uluslararası sitemin çöktüğünün altını çizen Kurtulmuş “Güçlü olanın, elinde silah olanın, elinde medya gücü olanın, elinde ekonomik gücü olanın istediği gibi yönettiği bir dünya ortaya çıkartılmıştır. Bu, istesek de devam edemez. Biz de Türkiye olarak sonuna kadar diyoruz ki, dünya beşten büyüktür. Yeniden adil, hakkaniyetli bir dünya sistemi kurulması zorunludur” diye konuştu.

“Sadece siyasi, askeri terminolojiyi değil, dini terminolojiyi de kullanmaya başlıyorlar”

“Özellikle ikinci haftadan sonra sadece siyasi, askeri terminolojiyi değil, dini terminolojiyi de kullanmaya başlıyorlar. Yani kendi inançlarına göre o bölgede yaşayan Yahudilerin dışındakilerin hepsi temizlenene kadar, yani Nil’den Fırat’a kadar halkları oradan çıkarana kadar bu savaşı sürdüreceklerini hatta Yeşaya’nın kehanetlerinden bahsediyorlar. Açıkça diyorlar ki burada bizden başka kimse kalmayacak, kalanlar da köle olmayı kabul edecek. Bu sakat bir teolojik anlayıştır. Kendilerini dünyanın efendisi olarak gören, o vadedilmiş toprakların kendileri için hak olduğunu, esas oranın yerleşik insanlarının da oradan sökülüp atılmasını isteyen bir anlayıştır. Bu kabul edilemez. Artık İsrail çoktan bu savaşı bir teoloji savaşına çevirmiş vaziyettedir.”

“Balkanlarda yeni bir çatışmayı asla istemiyoruz”

“Balkanlarda yeni bir gerilimi, yeni bir çatışmayı asla istemiyoruz. Özellikle toprak bütünlüğü sağlanmış, egemenliği tam manasıyla devam eden bir Bosna, bölgedeki güven ve istikrarın önemli bir garantisi olacaktır.”

“Bosna Hersek’in hayati gördüğü projelere destek veriyoruz”

“Bosna Hersek’in Avrupa Birliği üyeliği başta olmak üzere kendisi için hayati gördüğü projelere destek veriyoruz. Ümit ederim ki Bosna kıyamete kadar farklılıklarını bir bütünleşme vesilesi kılarak yoluna devam eder.”

“Müdahil oldukları her sorun içinden daha çok çıkılmaz hale geliyor”

“Balkanlar’da, Karadeniz’de, Kafkaslar’da, Orta Doğu’da, hatta Yemen’e kadar olan coğrafyada, Doğu Akdeniz’deki ülkeler arasındaki meseleleri eğer ülkeler kendi aralarında çözmeyi başaramazlarsa, bu meseleler hemen bir uluslararası sorun haline dönebiliyor. Başka ülkeler gelerek bu sorunlara müdahil oluyorlar. Dolayısıyla müdahil oldukları her sorun içinden daha çok çıkılmaz hale geliyor. Örneği Lübnan’dır. Eğer Lübnan’daki sorunu, Lübnan halkı kendi arasında çözmeyi başarabilseydi bugün Orta Doğu’nun kültürel temelleri en zengin ülkelerinden birisi olan Lübnan, bu halde olmazdı. Eğer ülkeler kendi aralarındaki sorunları çözebilmiş olsaydı Libya, Yemen bugünkü parçalanmış halinde olmazdı. Aynı şekilde Suriye kendi iç problemlerini çözebilecek bir noktada olsaydı bu şekilde dağılmış olmazdı. Bütün bunlardan ders almak lazım. Bölge dışı ülkelerin sorunlara müdahale etmemesi için bölge ülkelerinin mutlaka sorunları çözebilecek bir kabiliyeti ortaya koyması şarttır.”

“NATO’nun o eski fonksiyonlarını yerine getiremediği konuda çok eleştiriler geliyor”

“NATO’nun da kendi üyelerinin güvenliğini sağlamak konusunda yeterince bir gücünün olmadığını, aslında eski dünyanın, o soğuk savaş dönemine ait bir koruma şemsiyesi olan NATO’nun da o eski fonksiyonlarını yerine getiremediğini, dünyadaki birçok uluslararası kurum ve kuruluş gibi içeriden de bu konuda çok eleştiriler geliyor. Herhangi bir şekilde koruma sağlayamadığı eleştirileri geliyor. Benim kanaatim şudur, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere dünyadaki bütün uluslararası siyasi mimari çatır çatır yıkılmaktadır. Önümüzdeki süreçte bütün bu saydığımız kurumlar da dahil, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bir yeniden yapılanma sürecine insanlık gitmek mecburiyetindedir.

Bu kurumlar niye var? Güvenlik sağlasınlar diye. Bu kurumlar niye var? Dünyada savaşları önlesinler diye. Esas olan savaşları önlemek, insanların çektiği acıları ortadan kaldırmaktır. Ama maalesef bu kurumların hiçbirisi bu sorunları çözmekte bir güçleri yoktur, bir imkanları yoktur. Dolayısıyla yeni bir yapılanmaya dünyanın ihtiyacı var.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.