GÜNCEL

KÜRESEL SEÇIM…

KÜRESEL SEÇIM…


 


 


“ Çalismadan, ögrenmeden, yorulmadan rahat yasamanin yollarini aramayi aliskanlik haline getirmis uluslarin önce onurlarini sonra özgürlüklerini ve daha sonra geleceklerini kaybetmeleri kaçinilmazdir.” diyor Kemal ATATÜRK. Evet,12 Eylül darbesi sonrasi ülkemizde yasanan tam bu ahvalde. Yillarca küresellesme küresi çatlayana dek devinip durduk pesi sira…


 


Küresellesen dünyada layik oldugumuz yeri alacagiz masallari, küresellesme iyidir, hostur yalanlari duvara tosladi. Isveçliye göre 115 misli kötü ortamda yasiyoruz ve mutlu olmaya çalisiyoruz yinede. Kit kanaat geçinip hamdolsun diyerek hayatimizi güzellestirmeye çalisiyoruz. Küresellesme küresi kucagimiza yuvarlaninca ilk basta kendi kendine yetemez olduk. Reklam, görsel basin ve medya ile tüketim aliskanliklarimizi degistirdiler. Halkin etki altinda tutulmasiyla begenilerimiz de yön degistirdi. Standart sapmalarin enlerini yasadik. Dünya markalari ön plana çikarildi. Ulusal markalar unutturuldu veya kötülendi. Dolayisiyla disa bagimlilik arttikça artti. Toplumsal fayda degil kar önde tutulunca da, kari kimin götürdügü veya kimin götürecegi hiç mi hiç önemsenmedi. Ve vahim sonuç ortaya çikti. Borç denizinde yüzen bir ülke olduk.


 


Oysa küresellesme, sermayenin örgütlenerek tek yürek olmasi ve ayni merkezde atmasi degil miydi? Kandirildik acimasizca. Gerçek ise suydu: sermayenin örgütlülügü kapitalizmin özünde vardir. Emek örgütsüzlestirildikçe sermaye örgütlenecek ve dünya koskocaman bir pazar olacakti. Küresellesme iste budur aslinda. Pazarin örgütlü sermayenin eline geçmesi veya açikça hizmetine sunulmasidir vahsice.


 


Uluslararasi örgütlü sermaye böylelikle ürettigi mal ve hizmeti kolayca satar. Almayana da zorla katakulli ile dayatir. Toplumlari çilginliga varan bir tüketim toplumuna dönüstürür. Lükse ve hazir mala yönlendirir. Ülkeleri üretimden uzaklastirir, sogutur. Toplumlarin gelismislik veya gelismezlik düzeyini hep tüketimle belirler. Yani endeks hep tüketimdir. Ölçü hep tüketim endeksleridir.


 


Küresellesmenin dayandirildigi ana strateji yani amaci, daha çok üretim daha çok kardir. Vahsi kapitalizm ancak yeni ürünler üretip satarak yoluna devam edebilir. Iç çeliskiler ve zorluk yasamasina ragmen muhalefeti ve alternatif modelleri hiç çekinmeden yok eder. Sindirip siler atar. Yani örgütlü uluslararasi sermaye bu mantiksizlik içinde pazar ülkelerde ve geri kalmis ülkelerde korkusuzca cirit atar. Toplumu kürenin pesinde kosmaya heveslendirecekleri, daima besler. Baldan yenmez bir cennet meyvesi olur böylece küresellesme.


 


Sagi bir kenara solu bile küresellesme mantigina uygun olarak biçimlendirirler. Karsit iki merkez olusturup çatistirarak islerini kolaylarlar. Yani ülke çikarlari ve gerçeklerine göre sekillenen her ulusal merkezli hareketi tirpanlar veya tirpanlattirir. Küresellesmeye bir kez teslim oldunuz ise ülkeye emek ve yürek koymak da zorlasir. Çünkü popülist yaklasimlara izin vardir sadece.


 


Iyi ki küresellesme can çekisiyor da ülkenin seçime dönük siyaseti nefes aldi. Simdi sira siyasilerde ve izleyecekleri propaganda yöntemlerinde. Umarim tüm insanlarimizin da rahat nefeslenecegi günler yakindir.


 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.