Uncategorized

Necati Akkus Miraç ve Yaz Kur an Kursunu Anlatti

SECDE’ DEN MI’RAC’ A


Dini hayatimizda “Üç Aylar” diye bilinen ve sonu Ramazan ayina ulasan feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine, Yüce Mevla’nin rahmet deryasinin tastigi ilahi bir bahar iklimine dalmis bulunuyoruz,

Mübarek “üç aylar”, içerisinde bazi özel geceleri barindiriyor. Bunlardan ilki olan “Regaib”’i . Receb ayinin ilk Cuma gecesinde idrak ve ihya etmistik. Simdi ise Yüce Yaraticimiz’in (CC) Kâinat Serveri Aleyhisselam’i hayatinin çok sikintili bir döneminde, (Allah’im! Beni kime birakiyorsun, merhametsizlere mi?) diye Rabbi’ne iltica etmek zorunda birakildigi; en çaresiz, en dar zamanlarda kendisinden hiç destegini esirgemeyen Amcasi ve vefa timsali Esi Hz. Hatice’yi kaybettigi “Hüzün Yili”nda özel bineklerle çölde serin bir gece yolculuguyla “Mekke-i Mükerreme” den “Kuds-i Serif” e ulastirip, oradan melekût âleminin de ötesine; “Kâbe Kavseyn” e yükselterek, teselli edip hediyelerle biz ümmetine gönderdigi mucize bir gece olan “Mirac” in esigindeyiz.

Evet, Mirac gecesi de Receb ayinin içinde olan müstesna bir gecedir. Islam bilginlerinin çoguna göre; bu gece Allah’in sevgili kulu ve Rasûlü Hz.Muhammed (s.a.s.) i, Mekke deki Mescid-i Haram dan, Kudüs teki Mescid-i Aksa ya ve oradan da göklerin ilâhî derinliklerine yükselttigi gecedir. “Mirac Gecesi”, Yüce Allah in Sevgili Peygamberimiz (SAV)’e büyük hakikatlerin lahuti hikmetlerini gösterdigi, vasitalari kaldirarak ilahî vahye muhatap kildigi, kendi ayetlerini ve kâinatin sirlarini seyrettirdigi, müminlere namazin farz kilindigi ve biz Müslümanlar için de sonsuz rahmani lütuf ve ihsanlarini va’dettigi mübarek bir gecedir. 

Kur an-i Kerîm in onyedinci sûresi, Ilk ayetlerinde Peygamberimizin Miracindan bahsedildigi için “gece yürüyüsü” anlamina gelen “Isrâ “adini almistir. 

Hz. Peygamber’in Mekke’den Kudüs’e yaptigi Gece Yolculugu ve ardindan Göge Yükselis, i, Medine’ye hicretinden yaklasik bir buçuk yil önce gerçeklesmis olan sirlarla dolu bir tecrübenin iki asamasidir. Allah Rasülü’nün gece yolculuguna çikarilmasinin sebebi, Necm suresinin 18. ayetinde belirtildigi gibi Allah’in isaret ve ayetlerini, bazi sir ve hakikatlerini göstermek içindir:  “Gerçekten Rabbinin varliginin en büyük ayetlerini görmüstür.”

Isrâ ve Mi rac, Peygamberimizin üstün makamlara yükselisi ve Allah in yüce katina kabul edilisi olayidir. Yüce yaraticiya yakinligin en üstün derecesi olan Mi rac, beser anlayisi çizgisinin, akil ve idrakinin ötesinde bir olaydir. Çünkü bu olayin fizik kanunlari ile açiklanmasi mümkün degildir  

Mirac olayinin gerçeklestigi bu gece Müslümanlar tarafindan Kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayilmis ve bu gecenin ibadetle ihyasi geleneklesmistir.

 

Mirac olayinin, müslümanlar için en önemli hediyelerinden  birisi, hiç süphe yok ki, Islâm dininin temel diregi ve müminlere bir Mirac hediyesi olan “namaz” dir. Onun içindir ki, “Namaz mü’minin Miraci” olmustur. 

Nasil ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), Miraç ta vasitalardan arinmis olarak, Mevlâsi ile zaman ve mekân disi bulustu kavustu ise; Mü’min de namazda vasitasiz olarak boyutlar ötesi dogrudan dogruya Rabbinin huzuruna çikar, sadece O na kulluk etme, O’na siginma ve sadece O ndan yardim isteme firsati bulur.

Namazin bes vakit olmakla birlikte elli vakit sevabi ve ecri oldugu ifade edilir. Bu, “yapilan her hayrin Allah indinde en az on misliyle kabul edilecegi”ni tebsir eden âyet-i kerimeye uygun bir ifadedir : “Kim bir hayir islerse iste ona bunun on kati var” (En âm 6/160). Su halde Resûlullah a Mî rac ta farz edilen bes vakit namaz, mü minin “amel defteri” ‘ne on misliyle yani elli vakit olarak yazilmaktadir. 

Rabbimiz, namazin ehemmiyetini geregince takdir etmemiz için elli vakit olarak farz etmis, lütfunun, kereminin bollugunu ifade için de bes vakte indirerek elli vakit olarak degerlendirmeye tabi tutmustur. Öyle ise, mümin günde bes vakit namazini dikkatle ve husu içerisinde kilacak olursa, o namaz onun için bir Mirac olur ve kul onunla Hakk a yol bulur. 

Bakara sûresinin son iki ayeti de, bu ulvi gecenin hediyesidir. “Amenerrasûlü” diye de anilan ve ülkemizde yatsi namazlarindan sonra mihrâbiye olarak okunan bu mübarek ayetlerde; ilâhî emirler karsisinda; Rasul-i Zisan (AS)’in Mi’racini kayitsiz sartsiz ve duyar duymaz aninda tasdik eden Hz.Ebubekr-i Siddik gibi, mutlak itaate yönelen müminlerin inançlarindaki sadakatleri ifade edilmektedir

 

Mi’racin en can alici noktasi belki de, Erhamür-Rahimin olan Cenab-i Mevla’ nin “Ahir Zaman Ümmeti” olarak bizlere merhamet lütuf ve ihsaninin en bariz tecellisi olan; Hz. Peygamber (SAV) in ümmetinden, Allah a sirk kosanlar disindakilerin affedilebileceklerinin va dedilmis olmasidir.   

Insan bilerek ya da bilmeyerek günah islemis olabilir.. Islenen günahlardan dolayi pismanlik duymak ve Allah tan affini ve magfiretini dile(n)mek, bir daha günah islememeye azmetmek kaydiyla, Allah Teâlâ islenen büyük küçük bütün günahlari affedebilir. Nitekim bu konuda Kur an-i Kerim inde Nisa Suresi 48. ayette söyle buyurmaktadir: “Süphesiz Allah kendisine ortak kosulmasini asla bagislamaz, bunun disinda kalan (günahlar)i ise diledigi kimseler için bagislar. Allah a sirk kosan kimse, süphesiz büyük bir günah isleyerek iftira etmis olur.” Zümer/53. ayette de “De ki: Ey nefislerinde israfa giren (haddi asarak günah islemekle nefislerine zulmeden) kullarim. ALLAH in rahmetinden ümit kesmeyiniz. Muhakkak ki, ALLAH bütün günahlari bagislar. Çünkü  O çok bagislayan, çok merhamet edendir..”
Öyleyse; Mi minin Mi rac i sayilan namazin farz kilindigi bu mübarek gecede Yüce Yaraticimiza yönelmeli, O ndan af ve bagis dilemeliyiz. Birbirimize sevgi ile yaklasmali düsmanca davranislardan uzak durmaliyiz. Saglikla kavustugumuz bu kutlu günleri degerlendirmeli ve Allah in lutfettigi sayisiz nimetlerine sükretmeliyiz.
 Kur ân-i Kerim okumali; okuyanlari dinlenmeli, okuyup-dinledigimizi anlamaya çalismali, anladigimizi hemen uygalamaya ve hayatimiza hâkim kilmaya gayret göstermeli; Kelamullah a olan sevgi, saygi ve baglilik duygularimizi yenilemeli, kuvvetlendirmeliyiz.
 Peygamber Efendimiz (sas) e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun “Sünnet-i Seniyye”’sini, yasayis biçimini sadece taklitle degil, belki özünü kavrayarak ve çagin idrakine tesir edecek yeni bir anlayisla YasamTarzi olarak benimsemeli ve böylece, O nun sefaatini ümit edip, ümmetinden olma suurumuzu tazelemeliyiz.

 

Daima “tefekkür”de bulunmali; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah in benden istekleri nelerdir ?” gibi konular basta olmak üzere hayatî meselelerde derin düsüncelere girmeli. Geçmisin muhasebe ve murakabesini yaparak; simdinin ve gelecegin de plân ve programini çizmeliyiz.

Eger varsa günahlarimiza samimi olarak hemen tevbe ve istigfar edip; Yüce Rabbimize kulluk vazifelerimizdeki eksik ve kusurlarimizi tamamlamaya çalismali; idrak edilen geceyi son firsat bilerek, pismanlikla yanlis yaptiklarimiza ve dogru yapamadiklarimiza gözyasi dökmeli, “Settar’ül-Uyub” olan “Ayiplari, Günah ve kusurlari gizleyen” Cenab’i Hakk (CC) ‘in magfiretine siginmaliyiz.
 

Bol bol zikir, tekbir, tehlil, tesbihat ile mesgul olup; sahsimiz, aile efradimiz, bütün mü’min kardeslerimiz, vatanimiz, milletimiz, Âlem-i Islam ve tüm insanlik için devamli duada bulunulmaliyiz.
        

Bu duygu ve düsüncelerle cümle mü’min ve mü’mine kardeslerimin Mi’rac kandillerini kutlar, bu bereket dolu gecenin hepimiz için her türlü hayra, her türlü serden emin olmaya vesile olmasini, Yüce Mevlâ dan niyaz ederim.

 

           YAZ KURSLARI VE KUR’AN BEREKETI

Yüce Rabbimiz Isra Suresi 9.Ayet’te “Süphesiz ki bu Kur an en dogru yola iletir; iyi davranislarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat oldugunu müjdeler”. Buyuruyor.

Resûlullah in tarifleriyle:
Kur ân; öyle bir kitaptir ki: “O nda, sizden önceki (milletlerin ahvaliyle ilgili) haber, sizden sonra (kiyamete kadar) gelecek fitneler ve kiyamet ahvali ile ilgili haberler… Ayrica sizin aranizda, (iman-küfür, taat-isyan, haram-helâl vs. nevinden) cereyan edecek ahvâlle alâkali da hükümler vardir. O, hak ile batili ayirdeden tek ölçüdür ve O nda her sey ciddidir. Kim bir zalimden korkarak ondan kopar ve onunla amel etmezse, iste o zaman Allah da onu helâk eder. Kim O nun disinda bir hidayet ararsa, Allah o kimseyi saptirir. Zira o, Allah in en saglam ipi (hablu l-metin)dir. O, hikmet edali hatirlatan bir beyan… ve Hakk a ulastiran bir yoldur. O, kendisine uyanlari (degisik arzulara takilip) kaymaktan, kendisini (kiraat eden) dilleri de iltibastan korur. Âlimler hiçbir zaman ona doyamaz.. Onu çokça tekrar okuyana o, usanç vermez ve tadini eksiltmez. Onun insanlarda hayret uyaran yanlarinin sonu gelmez. O öyle bir kitaptir ki, cinler onu isittikleri zaman, söyle demekten kendilerini alamamislardir:
          “Biz, dogru yolu gösteren harika ve hiç duyulmadik bir Kur’ân dinledik. Biz onun (Allah kelami olduguna) inandik.” (Cin, 72/1) O nun üslubuyla konusan, dogruyu konusmus olur. O’nun la amel eden, mutlaka mükâfat görür. Kim onunla hüküm verirse, adaletle hükmeder. Kim ona çagrilirsa, dogru yola çagrilmis olur.”

Kur ân sayesinde insan, Allah a muhatap olma gibi, mevkilerin en yüksegine yükselmistir. Böyle bir mevkide bulundugunun suurunda olan bir insan, kendi dilindeki Kur ân da Rabbini dinler, Rabbiyle konusur ve Rabbiyle konustuguna yemin etse, yemininde yalanci sayilmaz

Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim Kur ân i okur, ezberler, helâl kildigi seyi helâl kabul eder, haram kildigi seyi de haram kabûl ederse Allah, o kimseyi cennete koyar. Ayrica hepsine cehennem sart olmus bulunan âliesinden on kisiye sefaatçi kilinir.”
           “Kur an ehli (yani onu okuyan, onunla amel eden) cennete girdigi vakit, kendisine: “Oku ve yüksel!” denilir. O da okur ve yükselir. Her ayet için bir derece verilir. Böylece o bildigi ayetleri sonuna kadar okur (ve her biri için bir derece alir).”
           “Kim Kur an-i Kerimi okur, ögrenir, içindekilerle amel ederse; kiyamet gününde ana babasina günes gibi parlak olan nurdan bir tac ve dünyada esi olmayan güzel cennet elbiseler giydirilir. Onlar : “Bu ne sebeple bize giydirildi?” diye sorduklarinda:
           “Çocugunuz Kur an okudugu için” diye cevap verilir.”
            Kur ân, okundugu yere huzur, mutluluk ve bereket getirir. Okuyan kimselere sevinç verir. Gam ve tasalarini dagitir, ümitsizliklerini siler, onlari canli ve aktif bir hale getirir. Her türlü vesvesenin o insanlardan ve okunan yerlerden kaçmasini saglar. Cinnî ve insi seytanlara karsi onlari korur. Allah Resûlü Kur’an’in bu yönünü su benzetmeyle anlatir:
             “Kur ân okunan evin hayri artar; oturanlari sikmaz. Böyle evlere melekler toplanir, seytanlar uzaklasir. Içinde Kur ân okunmayan ev oturanlara dar gelir; böyle evlerin hayir ve bereketi az olur; melekler uzaklasir; seytanlar üsüsür. Içinde Kur ân okunan, anlam ve yorumuyla mesgul olunan ev, yildizlarin yeryüzünü aydinlattigi gibi, sema ehli için aydinlatilir.”

 

Netice itibariyle, Yüce Yaratici nin rahmet vesilesi olarak gönderdigi Ilâhî Kelâm, okumamiz ve anlamamiz gerekli olan bir konuma sahiptir. O, hem dünya hem de âhiretimiz açisindan kurtulus vesilemizdir. Dünyada bizler için önemli bir nasihat, dertlerimize sifa, hidayet kaynagi ve rahmettir. Insanligin dertlerine reçete olup, onlari en dogru yola iletir. Kur ân in okundugu yeri melekler ziyaret eder ve orada huzur olur. Kur ân in okunup anlasilmasi, Allah katinda insanlara üstünlük kazandirir. Kur ân, kabirde bir nûr olur. Zorlanarak ögrenip okuyanin mükâfati iki kat verilir. Okunan her harfi için, en az on sevap vardir. Kur ân dan uzaklasilinca, o, âhirette uzaklasanlardan sikâyetçi olur. Onu unutma büyük bir vebal olup, emanete sahip çikmama anlamina gelir. Kur ân, insana ve topluma huzur ve güven getirir. 

Ayet-i Kerime ve Hadis-i Seriflerle dikkat çekilen bütün bu hayir ve bereketlerin Hasil olmasi, bela ve musibetlerin def’i niyetiyle, ülkemizde ve aile ocaklarimizda evlatlarimiz eliyle huzur ve emniyet gelmesi talebiyle; Yurt Sathinda bütün Vilayetlerde oldugu gibi 27 Haziran 26 Agustos tarihleri arasinda 2 Ay süre ile günde 3 saat Hafta da 5 gün olmak üzere bütün Camiler ve Kur’an Kurslarinda çocuklarimiza Kur’an egitimi verilecektir. 

Giresun’da da Sadece Il Merkezinde degil Giresun a bagli bütün Ilçe, Belde ve Köylerimizde yaklasik bin 500 Din Görevlimiz vasitasiyla ilkokulu bitirmis çocuklarimiz için Yaz Kur an kurslari açilacak, Ilimiz Merkez ve köylerinde ise 40 tane Kur an Kursu Ögreticisi bulunan yaklasik 250 din görevlimiz çocuklarimizi egitecekler. Bütün Camiler, Kur an kurslari, mahalle Mescitleri ve hatta Yönetmeligin bize verdigi yetki ile site yöneticilerinin istegi üzerine uygun mekânlarda Yaz Kur an kurslari açilarak, Kur’an ögretilip Dini dersler verilecek.

Bu Kurslarda çocuklarimiza din, iman, ahlak, ibadet, haram-helal, günah-sevap gibi dini egitimin yaninda; vatan, bayrak, istiklal, edep-hayâ, saygi-sevgi, kardeslik, gibi Milli ve Manevi degerlerde anlatilmakta, istikbalimizin emanetçisi olan evlatlarimiza milletimiz, devletimiz ve bütün insanliga hayirli ve faydali insanlar olmalarina azami gayret gösterilmektedir.

 

Anne – Babalara düsen vazife 2 aylik bu kisa zaman diliminde hangi yasta olurlarsa olsunlar çocuklarini Yaz Kur’an Kurslarina göndermek,  dünya ve ahirat saadet ve mutluluklarini kazanmalarina katkida bulunarak onlari, Yine Kur’an’in ifadesiyle “Yakiti insanlar ve taslar olan cehennem atesinden korumak” tir.  (Tahrim Suresi / Ayet:6)             
                                                                          
Necati AKKUS / Giresun Müftüsü

                                                                                                                           

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.