Sevgili okurlarım uzun zamandır yazmadım ama son günlerde yaşanan olaylar ve bugün olanların yıllar öncesinde yaşayan bir tanığı olarak yeni yazımı bu konular üzerine yazmaya karar verdim.
Rahmetli cumhurbaşkanımız Turgut Özal üzerine birkaç kelime etmek istiyorum, 1989 yılında Ankara’da yapılan ve 1980 sonrası Anayasa gereği yasak olan partilerin gençlik kolları faaliyetlerine gayri resmi olarak ilk başlayan parti olan Anavatan Partisi gençlik kurultayında Giresun ilini temsilen katılmıştım.
Bu kurultay öncesi Anavatan Partisi genel merkez toplantı odasında rahmetli Turgut Özal ve o zaman gençlik kollarından sorumlu olan Tokat Milletvekili Metin Gürdere ile birkaç ilin daha mensubu temsilciler bir toplantı yapmıştık. Toplantı başlamadan önce rahmetli Özal bizlerden isimlerimizi sormuş onu küçük bir kâğıda not almıştı herkese kısaca bir şeyler sormuş her sorduğu kişiye ismi ile hitap etmiş ve herkese uğurlarken ismi ile verdiği söz sırasındaki fikrini söylemişti. Yıllardır bu anları unutmam hatta hayatımdaki birçok aşamada bu anların etkisi vardır.
1993 yılında rahmetli Özal öldüğünde ben düğün hazırlıkları yapıyordum, Giresun Güneş Sigorta Şube müdürü olarak görev yaptığım dönemdi. Cenazeye Ankara’da katıldım. O gün orada olan herkes şunu söylüyordu, bu veda çok erken oldu daha yapacağı çok şey vardı, o günleri yaşayanlar bilir, Demirel ve rahmetli İnönü aralıksız rahmetli Özal’ı köşkten indirme ile tehdit ediyorlardı. O sıralar şimdi kendiside rahmetli olan Prf. Dr. Necmettin Erbakan ve tayfası da o indirme tehditlerine katılıyorlardı. Rahmetli Özal bu tehditler altında hala hizmetine devam etmeye çalışıyor hatta yeni bir parti kurup onlar ile sahada mücadele etmeye hazırlanıyordu. Rahmetli bugün bile tartışma konusu olan başkanlık sistemini getirebilmek için o günlerde bir mücadele başlatmıştı.
Yıllar geldi geçti bugün o günlerin önemli figüranları hayattalar. Mesela Süleyman Demirel, mesela Kenan Evren, mesela Doğan Güreş, rahmete kavuşanlarda var Erdal İnönü, Bülent Ecevit, Alpaslan Türkeş, Necmettin Erbakan; o yılların ülke için ne kadar karanlık olduğunu bugün 19 yıl geçmiş olmasına rağmen mezarın açılarak cesedin yeniden otopsiye gitmesi anlatıyor aslında.
Rahmetli Özal o günlerin moda değimi ile ülkemize çağ atlatmış bir devlet adamıydı, üstelikte dindardı. Bu ülkede dindar olmanın suç olduğu dönemlerde dindardı, moderndi şort ile asker selamlayacak kadar, kendi kullandığı araç ile köprü açacak kadar, bilgisayar karşısında daha icatçısı ABD başkanı poz vermemişken o bilgisayarda yaptığı işlemlerle adeta herkese ders verir durumdaydı.
Bir dönem Refah Partisi yöneticileri rahmetlinin Kıbrıs’ta aldığı fahri doktora elbisesi ile çekilen resmini milli gazeteye basarak haber kupürü ile evlere yaptıkları ziyaretlerde bakın ey Müslümanlar Müslüman böyle giyinir mi? Bu Özal mı? Papaz mı? Diye propaganda yapılıyordu bu ülkede.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk dindar cumhurbaşkanıydı kendini bu konuda ifade edemedi. İlk Cuma namazında görüntülenen cumhurbaşkanıydı. Eşinin ve ailesinin Türkiye de yapılan her işten komisyon aldığı iddia edilirdi. Çok fakir biri iken büyük servetlerin sahibi olduğu iddia edilirdi. Şimdi gel gör ki ailenin bugün ki durumunu bilen yok her şeye rağmen 19 yıl sonra mezarında bile rahat yok. Ben sadece o gün ki yaşadıklarımı hatırladığım kadarı ile anımsatmaya çalıştım….
Erken yazmışsın birader. Bunu Nisan ayına saklasaydın iyi olurdu. Allah rahmet eylesin…