GÜNCEL

SEÇIM MONOLOGU…


SEÇIM MONOLOGU…


Gri bir karanlik çökerken siradan hayatlarimiza, yabanci bir ülkede yasiyormusuz izlenimiyle yabancilasiyoruz; normal yasam formlarina. Akli yele, idealleri sele veren arsiz degismelerin yepyeni kurgularla, teslimiyeti tescilledigi su günlerde sustuk kaldik. Bellege müdahale var açikça, bilince ambargo uygulamasi. Bezdik, usandik dolayisiyla hafizalarda, gönüllerde kirginliklar, onarilmasi zor kirilmalar var pek de saklanamayan.


Tedirginligi azaltacak, tedbirsizligi atacak hatiralarla isit, dokun, hisset kararliligi var. Günyüzü’ne çikan tartismalarin gökyüzüne asildigi bir süreç yasaniyor. Basindan geçmeyen bilmez hesabi karsitliklar içeren istasyonlara ugruyor kara tren. Demirden korksak trene binmezdik diyenler çogaliyor her gün. Dünyayi köseleri dönmekten, köseleri tutmaktan ibaret görenler suni gündemler yaratmaya çalisiyorlar. Beyne, göze ve kulaga hitap etmeyen bilinç bozuklugu, hali vakti yerinde olanlara özgü bir karahumma.


Seçkinlere sunulan dünyalar, yoksullara gelince ne verirsen onu aliyorlar hizbiyle üçüncü dünya ülkesi hayatina ve öykülerine dönüsüveriyor. Elbette çok derinlesmese de bir yara var sinemizde. Kimliksiz hafizalardan degiliz ki, kafaya takilan soru isaretlerini sayfalara kenar süsü varsayip bertaraf edelim, geçistirelim. Finale dogru iyice birbirine karisacak, hazimsiz firsatçilar ve sanal firsatlar. Ama harfler ve yalanci figürleri final sonrasina biraktik. Oysa çok iyi biliriz iç içe geçmis naif öyküleri.


Pesinden sürüklenilecek gerilim filmi izlememek için örnek alinamayacak dönüsümleri hapsettik simdilik beynimize, baba ocagi hatirina. Çünkü önümüze serilen adaylasmalari ve seçimleri ardi sira iskaladikça merakla izlendik. Teknoloji casuslugu yapilircasina kopya, ayni bildirilere ayni beyannamelere bel baglamadik, izliyoruz. Yillardir süregelen soguklugu bunlar mi, bunlarla mi isitacagiz deyip bambaska enstrümanlara savrulduk. Bu tarz felsefeyle olmayacagini bile bile feylesof mu kesilelim simdi. Kime kizalim.


Bir noktadan sonra, daha da can sikici her sey. Öyle tuhaf bir durum ki birkaç tutamlik söz serpistirip yakayi kurtarmak var her seyden. Ama virüs sevince veya hüzne kollarimizi sivatti yine. Mercek altina alinip yazilamayanlari seyre deger ve etkin bir sürecin emrine sunacagiz. O güzelim yarislar eskidenmis diyerek ömründe hiç tarafimiz olmamislarla yerelciler olarak kürek çekecegiz. Basari böyle kazanilir deniliyorsa ve inaniliyorsa, modernizmin simgesi olalim bari. Merkez sarimsagin buharlasmasiyla tepemize damlayanlarin karaktere göre degil, adaptöre göre sivrilenlerin diyet borcunu ödememek için hesap gününü erteledik. Hayali dünyalar kurmadik ki kendimizden kaçalim.  Sarsilan ve hiçlesen adaylasmalar sandukaya yansir veya yansimaz, bahise gerek yok. Çünkü içtenlikli talepler evrile evrile büyür.


Uzaya gönderilen uydular, zamani dolunca dünyaya döner. Huzursuz azalar diyarina salinan yersiz yurtsuzlar bu denge bozucu yenileniste uydulasirlarsa nereye dönerler, karantinaya mi aliniriz görecegiz.


Sözgelisi hiçbir zaman…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.