Milli parklar dünya gündemine oturmus ve sürekli izlenmesi vazgeçilmez bir unsur olmustur. Türkiye de kismen olmasina ragmen milli parklarimizin sayisi az ve kullanim alanlari dardir. Iste Tirebolu sinirlari milli park için daha çok kümes ve dik ve engebeli arazi hayvanlari için çok çok müsaittir. Daha çok Tirebolu da yüksek daglik bölgelerinde bos arazi ve orman isletmeye bagli genis orman alanlari genis yer tutmaktadir. Bu araziler eskisine göre zamanla daha da dar haline getirilmis, düsünülen her yerlere araba yolu yapmak üzere git gide daha da daralmaktadir. Dünya gündemine baktigimizda, yesil alanlarin daraltildigi, agaçlarin azaltildigi, sürekli yanginlarin çiktigi, balta girmemis ormanlarin çok azaldigi sürekli gündemde tutulur ve bunu sikintilari dile getirilir. Gerek tedbir, gerekse ceza verilse bile bir türlü bu sorunlarin önüne geçilememektedir. Iste Tirebolu daki bos ve Orman isletmeye bagli araziler de bu sorunla karsi karsiyadir. Yetkililer bir an önce önlem alip bu arazileri bir bütün olarak koruma altina almakla birlikte, tüm Karadeniz bölgesinde yasayan yabani hayvan türlerini koruma altina almasi; gerek doga ve orman zenginligimiz, gerek turizm ve hayvan sever derneklerinin dikkatlerini ve takdirlerini Tirebolu ya çekmek için, kaybolmaya yüz tutmus hayvan türlerinin kurtarilmasi için, Belgesel arastirmacilarinin sürekli dikkat ve incelemelerinin Karadeniz olarak Tirebolu dan yapmalari için, gelecegimizin Akcigerlerinin kurtarilmasi için, Tirebolu da bulunan bos ve ormanlik arazilerin hepsi milli park haline getirebilmelidirler.
Halen bile daglik bölge arazilerinde Kümes olarak Çulluk, Kartal Karatavuk, gibi ismini saymakla bitiremedigimiz kus türleri yasadigi gibi; Kurt, Çakal, Ayi, Elek geçi, Tilki, Tavsan gibi yine isimlerini saymakla bitiremedigimiz yaban hayvanlari çok yasamaktadir. Ama gitgide sayilari azalmaktadir. Yasli insanlarimizi bir dinleyin hep anlatirlar; “Eygidi su tarihte suradan çok güzel kalabalik Çakal sesleri duyardik ve sevinirdik” derler. Hâlâ bile bazi daglik köylerde Camilerden ezanlar okunmaya baslayinca çakallar hep birden bagirmaya basliyor. Bazi yaslilarda yine anlatir;”Yaylaya çikmistim, Ormanin etegindeki bos küçük çayirlik yere, gözümün önünde Ayi geldi, oturdu, yavrusunu emzirdi, günesledi, çekti gitti. Bende korkmustum.” Bunun gibi söylenti ve sözler hemen hemen yaslilarimizin çogunun anilarinda vardir. Gençlerimizde hemen hemen çogunun evinde av tüfegi oldugu gibi hangisinin tüfegi daha güçlü diye yaris yaparlar ve avladigi yaban hayvanlarini av anini gururla anlatirlar. Bu düsünceler, yöremizin yapisi için çok yanlistir. Egitim ve seminerlerle düzeltilmesi gerekir.Ve zararli hayvanlar bile (Kurt Domuz gibi) Tirebolu ya Milli park kuruldugu takdirde zararsiz hale gelecektir. Dünyanin bazi bölgelerinde büyük ve sazlik göletli olan milli parklar gibi Tirebolu da milli parkin aynisinin olmasi arazi engebeleri oldugundan dolayi sart degildir. Ama onlara benzeyen engebeli araziye uygun milli parkin Tirebolu da olmasi sarttir. Böylelikle Milli park Kuruldugu takdirde bilmedigimiz ve tanimagimiz ama Karadeniz ikliminde yasayabilen dünyadaki hayvan türlerinin hepsinin Tirebolu ya gelecegi; böylelikle gerek yöremiz ve ülkemiz, gerekse dünyanin Karadeniz ikliminde yasan yabani hayvanlarini Tirebolu dan tanimasi ve incelemesi gerçek olacaktir.(Bekir KESMER) TIREBOLU TANITIM FILMI HAZIRLANMALI Tirebolu öyle bir konumda ki; yüzyillarca Tarihi yasam yeri olmus, baska yerlerde bulunmaz nimetleriyle de kendi disindaki yerlerde çok konusulur olmus, unutulmaz özellikleriyle de hakkinda nice bilgiler ve nice kitaplar yazilmistir. Ama günümüzde, Ülkemiz halkinin düsüncesinden uzak kalmis, bu önemli özelliklerinden ve güzelliklerinden reklâm ve bilgi bakimindan halkimizin düsüncesinden magdur kalmis, yatirim bakimindan eksik kalmis bir yerdir. Günümüzde kitap okuma aliskanligi düsük olsa bile, yasantimiz geregi çok Televizyon seyrederiz. Nice seyrettigimiz yerlerdeki Tarihi vakalari, hayat hikâyelerini, gelenek görenekleri gördügümüz gibi o yerin yapisini, Tarihi dokusunu ve güzel manzarasini seyrederek, Ülkemiz için ne gibi notlarin biraktigini hemen anlariz. Ama ne yazik ki Tirebolu, Ülkemizde Tarih, Turizm, Doga, Deniz, Manzara, gelenek, görenek bakimindan o taninan dünyaca ünlü olan yerlerden çok özellikleriyle çok benzer konumlari vardir. Yani, Kültür birikimleriyle dolu Tirebolulu olmayan bir kisi, tüm dünyayi gezse ve incelese, böylelikle gezip inceledigi nice yerleri unutabilir, ama Tirebolu yu bir türlü unutamaz. Tirebolu nun Tarihi dokusu ve geçmisi öyle konular anlatir ki; çok çesitli halkin yasanti yeri oldugu, nice Kahraman Insanlar yetistirdigi, çok zaman Savasta kalarak dönüm noktalarinin yasandigi bilinmektedir. Simdi böyle düsünceleri çok çok siralayabiliriz ama biz Ülkemiz içersinde gördügümüz ve bildigimiz durumlari Tirebolu ile kiyaslama yaparak, Tirebolu yu bir düsünelim. Yasar Dogu, Samsun Kavak dogumlu ve Güres Sampiyonu. Ülkemizin çogunlugu, bu güçlü kisiyi hiç unutamadigi gibi, o yörede dogum ve ölüm yildönümleri coskunlukla kutlanip öykülerle filimlerle aniliyor, gurur kaynagi yapiliyor. Ama Tirebolulu Hüseyin Avni Alparslan bir efsane iken ne böyle bir etkinlik var ne böyle coskulu taninmasi var. Cüneyt Arkin i Malkoçoglu, Köroglu, Kurdoglu gibi Osmanli filimleriyle defalarca izlemisizdir. Hâlâda izlenmektedir. O filimlere baktigimizda, geçmisimizin yaptigi ve yasadigi Tarihi Dokulari ve olaylari hep anliyoruz. Ama Tirebolu nun da böyle tarihi Efsane konulari ve olaylari çok oldugu halde, ayrica Tarihi kale basta olmak üzere gerek Istanbul, gerekse Safranbolu ya benzer çok özellikleri oldugu halde niye böyle bir taninmasi ve tarihi yapilarinin önemini anlatan filimleri yok? Iste eksiklik budur. Trabzon Uzungöl, Rize Ayder basta olmak üzere Karadeniz yöresinin doga harikalari dünyaca ünlü oldugu hep reklâm edilir. Buralardaki güzellikler. Ülkemizde çok yerlere duvar kâgidi olarak kullanilir. Buralara Kisin gidilsin diye Kayak Merkezleri yapilir, Bölgesel Efsane ve anilar, gelenek görenekler filim olarak hazirlanir ve yayinlanir. Ama Tirebolu nun nice doga harikalari, Limandan günesin batisi, kise burnu gibi birçok görkemli yerleri, köylerimizde bulunan selaleler ve manzaralar hiç reklâm konusu olmaz ve yayinlanmaz. Yaylaciligi da üç ayi asmaz. Tüm Ülkemiz; “Karadeniz harika Tirebolu daha baska bir harika” diyebilmelidir. Tirebolu gerek bölgesel olarak söylentilerde, gerekse Arastirmacilarin dilinde hiçbir zaman “daha düne kadar köy idi” diye anilmamistir. Hep Tarihi yerlesim birimi, Kasaba ve Trabzon un kazasi diye anilmistir. Tirebolu da Yasamis Insan topluluklari ve bunlarin yasayis özellikleri nice yerlerde dile getirilmistir. Tirebolu; elbette bir Çanakkale, bir Sarikamis gibi kahraman destanlariyla anilan yer olamaz, ama bir Hasankeyf gibi bir Urfa gibi tarihi özellikleriyle bilinen yer olabilir. Çünkü Hasankeyf veya Urfa gibi yerlerde nice Tarihi ve efsanevi filimler çevrilip daima ülkemizde yayinlaniyor. Tarihi yerleri yasanmis olaylari tanitiliyor. Erzincan da bile yakin tarihle ilgili, önceki Vali sinin hayati ve Erzincan in yapisi filim yapilarak ülkemizde yayinlaniyor. Ülkemizde Isimlerini sayamadigimiz çok yerlerdeki not birakmis Insanlarin yasantilari filim yapilip yayinlaniyor. Böylece ülkemizde çok çesitli unutulmaz bilinçlenme oluyor. Tirebolu bunlara benzer özellikleri olan bir yer olduguna göre, Tirebolu dan Ülkemize niye böyle bir Efsane notu birakilmasin ki? Tirebolu, Ülkemizin dört biryaninda niye unutulmaz yer olmasin ki? Tirebolu nun ismi sadece haritanin kuzeyinde bir ilçe olarak küçük harfle yazili kalsin ki? Peki; bu belirttigimiz hususlar nasil gerçeklesebilir? diye düsünebiliriz. Yani “Lafla Peynir Gemisi yürümez” diyebiliriz. Çok kolay. Tirebolulu hiç gazeteci ve yayincilar yokmu? Var. Tirebolu dan hiç Arastirmaci yokmu? Ayhan Yüksel Hoca basta olmak üzere var. Tirebolu Tarihi hakkinda çok bilgiler yokmu? Rahmetli Faruk Sümer Hocanin kitabi basta olmak üzere Mehmet Fatsa Hocanin arastirma bilgileri ve daha nice Tarih arastirmacilarinin bilgileri var. Iste bu üç temel unsurlari, hele hele bu devirde ve bu teknolojik ortamda kaynastirma suretiyle, Tirebolu geçmisinin ve Tarihi yapisinin, efsane yapilip yayinlanmasi çokmu zor? Iste cevabini bu belirttigim düsünceye katilanlar versin. Hep ümitsiz de degiliz. J. Harris söyledigi söz ne güzeldir. “Kötümser yalniz tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki isigi görür; gerçekçi hem tünelle birlikte isigi hem de gelecek treni görür” diye. Belki Tirebolu tanitim filmi yapilmistir. Veya baska etkinlik yayinlari yapilmistir. Ama suan frekansi büyük olup, Ülkemiz tamamina yayin yapan kanallarda, Tirebolu nun adi ve yapisi pek görülmüyor veya çok az görülüyor. Sadece konum olarak Sahil yolu üzerinde oldugu için, oradan geçen Tirebolu disindaki vatandaslar, Otobüsle veya kendi arabasiyla geçtigini ve güzel oldugunu söylüyor. Yani ülkemizde bu kadar bilinebiliyor. Tarsus nasil ki Eshabi keyf efsane ve filimleriyle çok anildigi gibi, Safranbolu ilçesi Tarihi özellikleriyle çok anildigi gibi, Amasya Tarihi Magaralariyla Efsane olarak anildigi gibi, Amasra Tarihi dokulariyla Efsane olarak anildigi gibi, Ülkemizde de Tirebolu öyle anilmasi ve hafizalarda daima kalmasi gerekir. Seyit Onbasi Nasil aniliyorsa, Hüseyin Avni Alparslan da böyle benzer özellikleriyle anilmasi gerekir. Tirebolu nun tüm tarihi yapilari ve tarihi özellikleri, özellikle adinin aldigi üç kaledeki yasanmis olaylar ve geçirmis oldugu savaslar; Rumeli Hisari, Surlar ve Ayasofya gibi tarihi özellikleri önemli olan yerlerde çekilen ve yayinlanan filimler gibi, tüm Ülkemize hazirlanip yayinlanmasi gerekir. Benim düsüncem su ki; Tüm halkimizin, Tarihini tam bilmesi ve Tarihinden büyük dersler çikarmasi, Evinin yolunu tam bilmesi gibi sarttir. Nida Tüfekçi ne güzel söylemis: “Tarihini bilmeyenlerin ve deger vermeyenlerin cografyasini da baskalari çizer.” diye Çanakkale basta olmak üzere, Ülkemizde Efsanevi ve Tarihi özelliklerin önemi hizla coskulu olarak bilindigi ve arttigi gibi, Tirebolu nun da bilinip artmasi gerekir. (Bekir Kesmer) TIREBOLUDA GENIS DÜSÜNDÜGÜM BAZI HAYALLER Dünyayi çok genis düsünün. Birde Tirebolu yu düsünün. Bütün dünyanin, benzersiz güzellikleri ile tamamen bütünlesmis, orta Karadeniz bölgemizde buram buram yesil ile mavinin, girintili ve çikintili koy ve burunlarla kaynastigi bir baska güzelimsi Tirebolu. Tatli tatli kokan tarihi dokusunun yani sira, harika doga ve turistik yönden de, baska yerlerle seviyesi düsünülmeyecek kadar çesit çesit zengin bir yapiya sahip durumda olan Tirebolu. Tabiat varliklariyla, sadece o benzersiz güzellikleriyle kalmamis, denizin coskusuyla aksamlayip sabahlayan sirin bir Tirebolu. Ufuktaki günesin dogus ve batis zamanlarindaki tatli haliyle duygulu bir gönül çekiciligini anlatir durur tüm yüreklere… Ton ton yesil ve mükemmel agaçlikli ormanlari, tepelerinde hafif ve koyu sis li daglari, çigil çigil çaglayan çoskulu akan dereleri, yamaçlara çok seyler anlatir durur derebasi selalesi. Yemyesilliklerle çiçek kokan yaylalariyla bir baskadir Tirebolu. Sira sira daglarinin yamaçlarina siralanmis çay, kivi ve findik bahçeleri, plajlari koylari görüntüsüyle anlatirlar manzaralari. Tarihi kültürel degerleri ile her mevsim, gerek turizm gerekse yerli halkina hizmet vermesine çok açik ve mükemmel bir yerdir Tirebolu… Dogal kaynaklarin her geçen gün daha büyük bir hizla önemsendigi ve tüketildigi günümüzde Tirebolu, bunlari ve saymakla bitiremedigimiz nice nimetleri sessiz sessiz anlatir durur anlayanlara. Yatirim oldugu takdirde, dünyanin belli basli turistik merkezlerinden biri olabilecek niteliklerini yapisiyla ve görüntüsüyle söyler dinleyenlerine… ve Tirebolu der ki; bende Tabii güzellikler yönünden her türlü zenginlik, dogal mesire alanlari ve dogada düsünülen her türlü güzelliklere rastlamak mümkündür. Bana bir bakin ve anlatin dünyalara… Iste bizde bakalim ve anlatalim anlayanlara. Tirebolu, jeopolitik yönden de çok önemli bir konuma sahiptir, ama anlayani ve bileni, kendi halki dâhil pek azdir. Orta Asya yi Erzurum üzerinden Karadeniz e baglayan karayolu aginin bir kolunun Tirebolu dan geçmesi, buraya yatirim oldugu ve limaninin büyük ve agir tonajli gemilere açik oldugu takdirde, Turizm ve ticaret merkezi olmasinda kavsak niteligi de tasimaktadir. Tirebolu, bol yagis alan Akilbaba, Çakildagi ve diger baglantili sira daglarin eteklerinden siki bir akarsu agi ile Deniz ve orman uyumu saglanmis olarak, harika doga merkezi haline gelmistir. Yüksek dag eteklerinde yer alan karlarin düzenli bir sekilde erimesi ve yil boyunca düsen düzenli yagislar, Tirebolu nun üç mevsim yesil bir örtü ve kis ise mükemmel beyaz örtü ile kapli olmasini saglamaktadir. Kirsal bir yer hiç bulamazsiniz. Tirebolu, bu dogal ortamin sundugu flora ve hayvan varligi zenginligine paralel olarak diger benzeri bölgelerde oldugu gibi, yatirimi oldugu takdirde doga yürüyüsü, kanoculuk, rafting yamaç parasütü ve jeep safari gibi birçok sportif turizm faaliyeti çok mükemmel gerçeklestirilebilmeye müsait özelliktedir. Insan daima gelecege göre hayallerini gerçeklestirme yollarini arayabilmeli ve buldugu konumu, “gelecekte ne olabilir?” diye düsünmelidir. Iste Tirebolu, daglardaki karlarin erimesi sonucu yüksek debi ve rejimleriyle akis sonrasinda, Harsit nehri ve diger akarsularda, kirmizi benekli dogal alabalik ve tatli su balik çesitleri yetistirebilme durumu olabileceginden zengin bir yapiya sahip oldugu gibi, bunlarin yetistirme altyapi tesisleri kuruldugu takdirde, yöresel olarak kültür balikçiligi gelismesine çok müsait durumdadir. Tirebolu baliginin tadini niye dünyalar duymasin ki?. Tirebolu da bögürtlenbükü (santiye) ve o seviyede bulunan ormanlarin üst bölge kisminin üzerindeki yaylalar ve çayirlik alanlar, aricilik pek nadir yapildigindan, bu ariciligin halka destek vererek yaptirilmasi, kimyevi ve hormon maddenin henüz ulasamadigi, çiçek çesitliliginin destekledigi kaliteli bal üretimi yapma potansiyeline sahip niteliktedir. Anadolu da yöre yöre çesitli bal tatlari duyulduguna göre, Tirebolu balinin tadini niye dünyalar duymasin ki?. Tirebolu, ormanlarla donanimli olan bölge çok oldugundan, yaban hayati bulunan yerler vardir. Ormanlik alanda geyik, ayi, kurt, çakal, tilki gibi hayvanlarin yani sira çayirlik, fundalik alanda çengel boynuzlu keçi gibi türlere de rastlamaktadir. Bu genis ormanlar yetkililer tarafindan dikkate alinip milli park haline getirilirse yaban hayvanlari çogalacagi gibi nesli tükenen hayvanlarda kurtulabilecek, Dünya hayvan belgesellerini çeken sirketler, Tirebolu da Karadeniz hayvanlarini izleyerek Tirebolu yu ayrica dünyaya tanitmis olacaklardir. Tirebolu da milli park niye olmasin ki?… Daglarda karlarin erimesi sonrasinda hayvanlari ile birlikte yaylalara çikan yöre insani, sicak yaz günlerini yaylada geçirdikten sonra soguklarin baslamasi ile sonbahar mevsiminin sonunda tekrar köylerine dönerler. Iste bu yaylalar ve buralarda yapilan senlikler; dogal güzellikleri, kendine özgü yayla yasantilari ile yerli Diger Anadolu halkinin ilgisini Reklâm ve yatirim oldugu takdirde çekebilecegi gibi, yabanci turistlerin ilgisini çekmeye çok çok müsaittir. Tirebolu Uzungöl ve Ayder gibi niye taninmasin ki?… Tirebolu da Turizm için Trekking; Dinlenmek, spor yapmak ve stres atmak amaciyla, doga içinde bireysel olarak ya da gruplar halinde yürümek anlamina gelen dag yürüyüsü için, bütün köy ve yaylalarinda, gerekli dogal ortam mevcuttur. Yürüyüs parkurlari için müsait köy ve dag yollari oldugu gibi, bu etkinligin olmasi için reklâma ve altyapiya ihtiyaç vardir. Agaçbasi ve santiye mevkileri de buna müsaittir. Tirebolu niye Alanya gibi taninmasin ki?… Yatirim ve reklâmla beraber Turizm Sirketlerini buralara çekmek, yüksek zirvelere ulasan güzergâhlarin flora ve hayvan varligi açisindan zengin olusu, coskun akan dereleri son yillarda yerli ve yabanci dagcilarin ilgisini bu yöreye çekmek için çok önemlidir. Tirebolu niye Antalya gibi turizmle ve dagcilarla taninmasin ki?… Agaçbasi “kis sporlari” açisindan da üzerinde durulmasi gereken yerlerdir. Orman isletme ile Turizm Bakanligi anlasip Abant daki gibi Santiyeye Müsait otel yaptirip; bu otel den Agaçbasina Teleferik turu yaptirarak agaçbasindan asagi kayak yaptirmak çok yerli ve yabanci turist çeker. Bu bölgelerde kayak yapilabilmesi için gerekli altyapi çalismalari yapilmasi gerekir. Tirebolu niye Bursa Uludag gibi taninmasin ki?… Çevre bakanligi buraya gelerek, Ormanin sik bölgeleri çok oldugundan yaban hayati bakimindan ilginç özellikleri olmasi sebebiyle, bu bölgede degisik kus türleri yasadigindan, tipki Istanbul Çamlica daki gibi “kus gözlemciligi” yapmak için, dünya bilim adamlarini çagirmalari ve bu gözlemi yaptirarak Dünya ya Tirebolu Doga ve Kus çesidi raporlarini vermeleri çok önemlidir. Ayrica bu Agaçbasi nda ve diger yaylalarimizda olabilecegi gibi tüm sirt alanlarimizda yamaç parasütü yaptirilmasi ayri bir zenginlik kaynagimiz olur. Tirebolu da bunlar niye olmasin ki?… Rafting-Kanoculuk yapilmasi bakimindan Tirebolu daki daglar, hizli akisli akarsularin kaynagidir. Harsit nehrinde kanoculuk için gerekli debi ve rejim miktari yeterlidir. Jeep Safari, Rafting ve diger tüm nehir sporlari çok güzel yapilabilir. Kuskaya çöplükten temizlenip, Uzungölün yukarilarina yapilan setler gibi suyun geçtigi dar kisma 6 metre set çekilerek, tipki Manavgat selalesi gibi güzel bir selale yapilarak, bu selalenin yanina çok güzel turistik tesisler kurulabilir. Ahh Çoruh ta yatirim yapanlar, acaba Tirebolu yu gözleriniz görmüyor mu?… Tirebolu da Iklimi ve dogal yapisi geregi degisik agaç türlerinin yetistigi, el sanatlarinda da kuskusuz agaç isleri, ilk akla gelen ve en bol ürün veren alandir. Boynuyogunlu lar gibi eski agaç ustalari ve hizarcilari bilir; önceden elde veya küçük atölyelerde agacin türüne, kalinligina, agirligina, sertlik derecesine, islenebilirligine bagli çesitli esyalar üretilebiliyordu. Simdi bunlar büyük sanayi kurularak tekrar yapilabilir. Bolu ve Düzce de yapilanlar gibi Tek parça oyularak ve oya islenerek çekme sofra, iskemle, tekne, kovan, yayik, bezmelik, kadi ve gerdel, kasik, kepçe, ezmelik, besik, sandik vb. gibi günlük gereksinimleri karsilayan esyalar, eskiden yapildigi gibi simdi tekrar yapilabilir. Ihtiyaç duyulan esyaya göre agacin her çesidini aradigimizda istesek bulabiliriz. Kestane, ceviz, köknar, gürgen, ihlamur, findik, armut, kiraz en bol olanlaridir. Giresun daki dereli sapaginin dan beklide daha islek olan yer, Demirci köyündeki harsit sapagidir. Buraya büyük kereste fabrikasi kurulup, Santiyedeki tomruklar burada islenip, Tirebolu limani açilmasiyla Dünya ya ihracat yapilabilir. Eski ustaliklar ve sanatlar unutulup, bu duygu ve hayaller niye sadece laflarda dolassin ki?… Eski bakir ustalarini Sadece belgesellerde Sanliurfa ve benzeri yerlerde görebiliyorum. Tireboluda pek göremiyorum. Tirebolu da eskiden beri bakir isçiligi hem sekil, hem de dövme sanati bakimindan çok düsüktür ve yok gibidir. Eskiden, fazla isçilik isteyen bakirlar, ince çekiç dövmeciligine dayanir. Yaylan, gügüm, kazan ve ibrik gibi esyalarin alt baglanti yerleri geçme-dövme seklinde dayanikli olarak yapilabiliyordu. Çocukken bunlari gördügümü hep hatirlarim. Simdi bunun büyük tesisi kurularak, tipki Urfa daki gibi hem süs esyasi, hem çeyiz hemde kullanilan demirbas esya yapilabilir. Yapan da baba veya dede meslegimizdir diye gurur duyabilirler de.Nerdeee?… Havuz Suyunu degerlendirme kültürüyle sualti yogasi, su alti hokteyi, kurslari açtirarak; açik ve kapali yüzme havuzlari, özel havuzlar, umuma ait havuzlar, tatli su havuzlari, deniz suyu havuzlari, Olimpik ölçülerde havuz, sportif amaçli yüzme havuzu, Turistik ya da umuma açik yüzme havuzu, özel yüzme havuzu, ilave yüzme havuzu (çocuklar için), su ve isik oyunlari havuzu, sok havuzu ve jakuzi, Yunus baligi ile yüzme havuzu, Üstten tasma, yandan savakli veya her ikisi de uygulanmis, skimmer li (satih siyirma pencereli), Betonarme gövdeli sabit havuzlar, prefabrik plakalarla olusturulan havuzlar Tirebolu da yapilip degerlendirilmesini, Tirebolu kalesinden günesin batisini seyrederken uzun uzuuun bir düsünün. Çelik karkas ve gövdesi içerisinde vinç Su sporlari ile ugrasan sirketleri Tirebolu ya getirerek; Sualti sporlari, balik adam, cankurtaran denilen musamba kapli havuzlar ve daha nice güzelliklerin yasandigi havuzlar yaptirilarak; Böylelikle Turist, Ögrenci ve yerli halka; Kurbagalama, Kelebek, Sirt üstü, Krawl yüzüsleri dersleri verilerek ögretilmesi; Tirebolu yu Dünya ya sevdirip tanitma demektir. Bunyari saglayabilecek bir yetkili, saglayamasa bile olmasi için çalisabilecek bir yetkili, hiç olmasa bunlari duyabilecek bir yetkili acaba bulabilir miyim? diye düsünüyorum. Ama nerdeee?. Sair, Turan BAHADIR in siirinde dedigi gibi; “Simdi cennettir memleketim, Günes açtiginda, köpüklü sulari kumsala yayildiginda, martilari inip kalktiginda, Bir yudum sudur, bir yudum ayrandir memleketim, Tertemiz havasini solumak, buz gibi sularini içmek var, bir iki laf Karadeniz konusmak var… Cennet memleketim.” Iste Tüm Tirebolulular uzaklarda olsalar bile, bu siiri ve benzeri sözleri Tirebolu için diyebilmeli. Bu hayalleri Tirebolu ya benzer yerlerde yapildigindan, azda olsa siraladim. Ancak uslularimizin su sözü aklima geliyor: “Bunlar olur ama ancak biz öldükten sonra.” Rüyamda acaba görebilir miyim? Bilemiyorum da, simdi bunlari yapacak olan yetkili bir ciddi delikanli nerde?