Tülay Dolu: Öncelikle bu mekan hayirli olsun. Çok sik bir mekan olmus. Seni ararken bayagi bir dolastim. Sizlere yakisir bir mekan olmus. Insallah güzel çalismalarinizi buradan takip ederiz. Zaman zaman Mustafa Küçük öldü haberleri yayiliyor, sizde duyuyorsunuzdur, neden çikiyor bu tarz haberler, sizi çekemeyenler mi çikariyor?
Mustafa Küçük: Yok Tülay’cim bu tamamen isim benzerliginden kaynaklanan bir olay, genelde Karadeniz’de Mustafa Küçük ismi baya bir var.. Orada ismi ayni olan kisi vefat edince beni saniyorlar, Allaha sükür iyiyiz. Canimiz Sag….
Tülay Dolu : Bunun kaniti olarak karsimizdasiniz, Allah uzun ömür versin, bu olay vesilesi ile de hem seni görmüs olduk, hem de bu çok güzel mekani görme firsatimiz oldu.. Bu 3.kat tamamen sanami ait… Ben saniyordum ki bir kismi yine Alisveris merkezi bir kismi sizlerin hazirladigi salon diye tahmin ediyordum.
Mustafa Küçük: 5.600 m.2 yer komple bana ait. Bir tanesi 1500-1600 kisi rahatlikla, iyi masa yaptigimizda aliyor. Normal masa standartlarinda, yuvarlak masa çalistigimizda da rahat 1.100 kisi aliyor. Digeri de 1.000 kisi aliyor. Yuvarlak masa yaptigimizda 500-600 kisi aliyor. Bazi durumlarda da erkekler bi tarafta bayanlar bir tarafta iki salon birden isteniyor. Böyle durumda da LCD ekran büyük televizyonlarla salondan salona koyacagiz. Bayanlar eglenirken bu taraftan da içeriyi görebilecek. Hepsi birbiriyle baglantili olacak. Ulasimi kolay bir yerde. Otopark sorunu bulunmuyor…
TAHSIN TEKOGLU VE MUSTAFA KÜÇÜK BU ÇALISMADA NASIL BIR ARAYA GELDI?
Tülay Dolu: Mustafa Abi,. Ben söyle düsünüyorum. Hani biz her zaman birlik beraberlikten bahsederiz ya.. çogu zamanda lafta kalir… Tahsin abi ile birlikte bu örnegin en güzelini verdiniz… Tahsin abi ile bu çalisma nasil oldu. Bize anlatirmisin?
Mustafa Küçük: Sag olsun Tahsin abide böyle bir yer vardi, mekan vardi. Bir kaç defa Kadirga’da programi yaparken izleyip de reklam verelim dediginde, buranin resimleri çekildi. “Timas’in katkilariyla Mustafa Küçük basliyor”. Bana, sana yakismiyor, bitiriyorsun kendini. dedi. Sag olsun … “Mustafa gel sen yap” dedi, . Ondan sonra burasi bizi çok asiyordu tabii. Her türlü eksikligi düsünerek ve beraber yapalim, sen de el atacaksin ortak yapacagiz dedim Tahsin Bey’e sag olsun “Ben pek ortaklik yapmam ama seninle her zaman varim, peki ortagiz” dedi.Yer senden, sanat benden, isletmecilik benden, ne harcayacaksak ortak harcayacagiz. Burda yattim, burda kalktim. Geçen Cumartesi günü de 1500-1600 kisi, iki salon da doluydu. Biri Sivaslilar, biri de Çamoluklular, Sebinkarahisarlilardi. Büyük paralar yatirdik.. Neyimiz varsa hepsini buraya yatirdik. Zaten böyle bir eksiklik de vardi. Insanlarimiz gidiyordu bilmedikleri bir yerde; salonu tutuyor tesisati yok, servisinden memnun degil, yemeginden memnun degil, aradigi gibi bir yer bulamiyor. Bazi insanlarimiz diyor ki; içkili ortamlar, her yer içkili, içkili yerde ben yapmak istemiyorum. Adam içki vermese bile salon içki kokuyor zaten. Birakin sanatçi olarak gittigim ortamlarda bir soyunma odasi yok. Tuvalet yok, bunlarin hepsini göz önüne alarak, biz yaparsak, ancak böyle bir sey yapariz. Timas’i ismini kaldiriyoruz, ismi “Tek Merkez” olacak. Televizyon için “Tek TV” olacak.
Cumartesi günü yaptigimiz dügünde, gelin ile damat geldi, elimi öptü “Bize bu günü yasattin, Allah ömrünü uzun etsin, ölmeyesin Mustafa agbi” dediler, duygulandim bayagi. Bu çok güzel bir sey. Salon bizim, sanatçi bizim. Damat Çamoluklu, gelin Konyali biraz da kasik havasi söyleyim dedim. Buradan yine söylüyorum, Trakyalisi da gelip dügün yapacak, Malatyalisi da, Güney dogulusu da herkes yapacak. Ama beni içimden geldigi gibi söyleten, içimden geldigi gibi duygular yasatan dügünler,olacak.. tabiî ki kendi yöremin, kendi kültürümün insanlarinin dügünleri, geceleri, konserleri de olacak.
Güzel seyler yapacagimizdan eminim. Sadece yöreye, genel kültüre hizmet etmek degil, Istanbul’a hizmet etmek, Türkiye’ye hizmet etmek, amacimiz bu. Güzel birsey yaptigima inaniyorum. Belki beni biraz sarsti ama insallah 2-3 sene harcadiklarimiza çalisacagiz. Her sey para degil.
Mustafa Küçük: 500 araba alabilecek kapasitede yerimiz var. 300 arabayi içeriye koyabiliyorsak, 300-400 arabayi da disari koyabiliyoruz. Bombos bütün yollar, her taraf bombos.
Mustafa Küçük: Biz burada genel kültürümüzü en güzel sekilde isleyecegiz. Yayina baslayacak televizyonumuzda en güzel sekilde kendi kültürümüzü, birilerinin yaptigi gibi, basit, uydurma senaryolardan yapmayi düsünmüyoruz, genel manada en güzel sekilde burada yapacagiz insallah. Ama tabii ki insan kendi dogdugu yeri, kendi büyüdügü yeri ön planda tutar. Bundan dogal bir sey olamaz.
Bir ilçeyi tanitirken, mesela Alucra’yi tanitirken, Niçin Alucra? Osmanlidaki hali, Cumhuriyet’teki hali, Zil niye zile demisler? Bunlar en güzel sekilde islenmeli. Zihar Köyü’ne, Zihar Zinhar’dan da gelir, yemindir yani. “Ben burayi vakfettim, söz verdim” anlaminda “Yemin ediyorum burasi sizindir” demistir Fevzi Çakmak. Orda kalmistir, orda konaklamistir. Simdiki ismi Çakmak Köyü’dür zaten. Fevzi Çakmak Köyü. Zil ismi nerden geliyor. Gayet basit. Fatih karargah olarak kullanmis orayi, zaten Sebinkarahisar’da Fatih Camii var. Orada kaldigi süre içinde cami insa etmis oraya adini vermis.. oradaki Gavur Daglari’ndaki Ruslarla savasan askerlerle zille irtibat kurmuslar dagdan daga. 500m. Ilerisinde karakol gibi bir yer var, oradaki hareketi zille bir kere çalarsa bu, iki kere çalarsa bu seklinde. Ana karargah Zil Köyü’nde. Zil ismi ordan geliyor. Çan dememisler de zil demisler.
Alucra’da niçin bugüne kadar bin Han yapilmamis, Sebinkarahisar’da var. Alucra’da niçin Han yok. Ben çocuklugumda onu da yasadim. Alucra’ya gittigin zaman Alucrali gurbete gurbetçiye, hemen taninir zaten bu adam Alucrali degil misafir, herkes alir evine, köyüne götürür, misafir eder. Böyle bir sahiplenme vardi. Misafirperver ve misafiri çok seven bir yöre, bir ilçe. Yani orayi tanitirken, Alucra’yi görüntülerken bunlari da bizzat anlatacaksin. Alucra’nin köylerinde söylesiler yapacaksin. Yani Alucra gecesi çal davulu, vur horonu yok. Bir konusmaci çikartiyorlar oraya “mihtar söyle yapti, mihtar böyle yapti”. “Muhtar” diyene ihtiyacim var benim “Mihtar” diyene degil. Dünyaya hitap ediyorsun, televizyona çikariyorsun adami “La nediyin” diyor. O orda git orda öyle konus. Ama sen dünyaya sesleneceksin, aksanin bozuk, orada konusma yapacaksin, olmaz… Biri gelmis “Mustafa agbi istirimki sen bizim elimizden tut, istirimki sen bize kaset çikar”, “Istirimki” dedigin zaman ben sana kaset yapamamki zaten. Sen önce siveni düzelt. Sadece Alucra’nin dügünlerinde çikacaksin diye ben sana kaset yapamam. Sen Malatya’da, Mersin’de satacaksan ben sana yatirim yaparim. Ama Alucra dernegini konuk aliyordu bu adam “hele hele diyecegin biseyler varsa söyle, baskanim bizi de unutmisiz degul mu”. Bu siveyle, bizim halkimiz gidiyor sak sak… Bu Alucra’ya hizmet degil, ihanettir.
Tülay Dolu: Halk oyunlarimiz kültürümüzü de Tek Tv’ye tasiyacak misiniz..
Mustafa Küçük : Tabiki olacak, mesela gündüz 10.00’dan 13.00’ kadar yörenin güzel oynayan gençlerini tespit edecegiz, en güzel kizlarimizi tespit edecegiz. Sahneye çikip oynadiklari zaman, foklör oynadiklari zaman bir görselligi olacak, kültürümüzü yansitacak, ben diyorum ki benim kültürüm her zaman agir basar. Hep 5-8’lik cingillim, niye efendin hos bilezik var, tamzara var zor oyunlardir bunlar, sarikiz var.
MUSTAFA KÜÇÜK GENÇ YETENEKLI GENÇLERE SAHIP ÇIKACAK MI?
Mustafa Küçük : Biz ne yapacagiz bu salonlarda, burada yetenekli gencimizi dinleyecegiz en güzel sekilde. Sahne egitimini, sahne terbiyesini burda alacak. O hususta da çok büyük katkisi olacak. Bir tane sazin esliginde çalismalarini yapacak, yani bir akademisyen gibi yetisecek, okul gibi yetisecek… Iste o zaman sanatçi olur. Yani bunu da heves edenler için söylüyorum. Bayan olsun, erkek olsun… Bugünküler bana diyorlar ki “Mustafa bey bunlarin elinden tutmuyor” onlardan birsey olmaz da tutmuyorum. Olsa, biz kalici degiliz ki, birileri olsun, bu kültür devam etsin. Bizim halkimizda da var, önüne gelene sak sak. Kaldirilacak kisiye sak sak yap, bir yere gelsin. Yarin o kisi sürünecekse bunun sebebi de sensin. Birçogunu biliyorum türkücü olacagim diye isini gücünü birakmis, elindeki üç kurusunu da elbiseye, Ali’ye Veli’ye verip, gidip bir televizyona “3-5 bin lira ayda vereyim bana program yaptir bana burada”. Hatta bir gün ben birisine sordum “Ne aliyorsun buradan”, “Ne almasi, biz para vermesek bize türkü söyletmezler”. “Kötüsün deme ama sen bizim canimizsin evladimizsin ama senden sanatçi olamaz” diyebilmeli…
Tespit edeyim eger sesi güzelse, isine gücüne mani olmayim, sivesi güzelse, ne dedigi anlasiliyorsa, bu çocuga yardim edelim. Ben bunu nasil anlayacagim, çikartacagim burada 1.000 kisinin içine hadi söyle bakalim bi. Iste ondan sonra ondan bir sey beklenebilir, yoksa hiç bir sey olmaz. Yazik günah
Mesela Ozan Arif, sair olarak eli öpülecek bir adamdir, siir yazar, belirli bir düsüncenin fikrin adamidir. Bu ülke bizim. Ülkesinin sevmeyen defolsun gitsin. Ben de o kadar severim, yani onun siirlerini onun kadar severim. Ama Türkiye’ye dinletmek söz konusu, bir kitleye degil. Benim de siirlerim vardir ama hemen yaninda alevi de benim Sünni de benim demisimdir. Ama Ozan Arif’i sanatçi diye takdim etmek kadar da yanlis bisey olmaz. Ozan Arif sanatçi degildir, sairlik baska sey, ozanlik baska birsey. Sanatçi dedigin zaman 2-4’lük nedir? 5-8’lik nedir? 7-8’lik nedir? 11 hece nedir? Bunlari bilemezki Arif. Onun için sanatçilik baska bir sey. Icraat baska birsey, solist olmak baska birsey, siir yazmak baska bir sey. Ozan Arif, Alucra’nin yetistirdigi en güzel sairlerden biridir, bu tartisilmaz. Ama ona sazi verip halkin karsisina çikaramazsin. Halkimizin bunu anlamasi lazim. Kim sanatçidir? kim ozandir? artik 21.yüzyildayiz…
Tülay Dolu : Tabii ki sivemiz farkli bunun korunmasi gerek ama her yerde de kullanilmamali, aile için de kendi aramizda o sive konusulabilir, ama siz büyük bir platformda Alucra’yi temsil ettiginiz zaman, dikkat etmek gerekiyor.., o konuda haklisiniz.
Tülay Dolu: Yasam Boyu Onur ödülü aldiniz. Ve bizler hemserimiz olarak sizinle gurur duyduk. Bunu anlatirmisiniz?
Mustafa Küçük: “Mavi Karadeniz Ödül Töreni” düzenlenmisti geçen sene.. Bana da mutlaka gel dediler, gittim. “Yasam boyu onur ödülü” hazirlamislar bana da, Cemile Cevher Çiçek’e, Ümit Tokcan’a, Yildiray Çinar’a, tabi olmayanlar da akrabalari geldiler orda ödüllerini aldilar. Bana da “Mustafa Küçük’ü ödülünü almasi için sahneye davet ediyoruz” dediler. Bagcilar Belediye Baskani, Zeytinburnu Belediye Baskani, Giresun’lu biliyorsunuz. “Tesekkür ederim” dedim yerimden kalkmak istemedim. Ibrahim Cem dediki “Hocam ya gelmeyecektik, yada kalk” dedi. Bir tepki vereceksen ordan ver. Kalkmayisimin sebebi su: Daha dünki Volkan Konak’i, medyatik ya sak sak alkis, bütün kameralar onun üzerinde, efendim yillardir Kamil Sönmez ekranlarda, Kamil Sönmez’in üzerinde, Davut Güloglu’nun üzerinde, bütün kameralar onlarin üzerinde, ama Davut Güloglu Pendik’te konser veriyor, “repertuvarimda sizler de seviyorsunuz ama benim de olmazsa olmaz diye gönül bagiyla sevdigim türküleri var bunlarin basinda da “Açma bugün perdeleri” ve onu söylüyor adam. Bütün bunlara sak sak sak… Bizi çagiriyorlar çit yok. Sadece Lokman Çagrici ayaga kalkti, alkislamaya basladi benim ismimi duyunca. Çünkü ben devamli Bagcilar’a konsere giderim. Bir tek ben doldururum o çadiri. Sonra çiktim sahneye “Ben teneke parçasinin sevdalisi degilim. 40 sene önce bana bu ödül verildi, onun için Mustafa Küçük Türkiye’de bir isimdir, vardir. Takdimci arkadaslar Vatan Sasmaz Tugba Özay, beni tanimayabilir, ama Gresunlular sizin beni çok iyi tanimaniz gerekir, benim nüfus kagidimda Giresun yazar, ben Giresunluyum. Ne yazik ki Giresunlu beni kabullenemedi, sivemden dolayi. Çünkü ben sivemden dolayi iç kesimlerin sivesiyle konustugum için, Egribel’dan sonra sive kültür degisir dedim. Iyi ki Mahsuni Serif karadenizli degil, iyiki Asik Veysel karadenizli degil. Oysa ben Karadeniz’in Asik Veyseliyim. Ben Karadeniz’in Mahsuni Serif’iyim. Su kadarini söylüyorum,
Karadeniz müzigi Tulum, kemençe, yay degil.
Alucra dediginde yol geçilmez köy, degil
Her gördügünüz sahsiyet de aga degil, bey degil dedim.
Tülay Dolu: MÜYAP tarafindan bir haksizliga ugradiniz, ve bizde bunu haber yapmistik ve bu son yapacaginiz kasetinizde insallah hak ettiginiz deger verilir.
Mustafa Küçük:“ Yavrum”u yaptik, 800 bin satti. 1997’de en büyük ödül denilen platin ödül MÜYAP tarafindan düzenleniyor her yil, ilk Milliyet gazetesinde soruyorlar ödülü kim alacak diye, ilk ismi geçen kisi Mustafa Küçük. Ibrahim Tatlises ile Mahsun Kirmizigül itiraz ediyor, biz ödül almiyoruz diyor. O kimki 800 bin satsin. Bizi ödülden ettiler. Karsida devasa bir grup var, ben nasil tek basima mücadele edeyim. Dolayisiyla ben simdi surayi açtim artik 1.000 kisilik 2.000 kisilik,1.600 kisilik salon var, televizyonlari var. Eger bunu da Kelkit Vadim degerlendiremezse, buna da sahip çikamazsa bizden bir halt olmaz demektir.
BIZDE ALISKANLIK OLDU BU SORU OLMADAN M.KÜÇÜK RÖPORTAJI OLMAZ
Tülay Dolu: Mustafa abi, bizler sormaktan bikmadik, sag olasin sende cevaplamaktan bikmadin.. bu bizde aliskanlik oldu.. ben biliyorum ama hala bilmeyenler var…izninle yine tekrar soruyorum… Mustafa Küçük nereli?
Mustafa Küçük: Yillarca çok çektirdiler. “Nerelisin, nerelisin, Alucrali misin?”. Ya sen sana sahip çikmazsan, birileri sana sahip çikmaya çalisacaktir. Misal “Adam Sivasliyim de, ne istersen iste” diyor bana. Eger ben Sivasliyim diye çiksaydim parayi koyacak yer bulamazdim. Dar bir bölgenin sanatçisiyim ben. Ikinci bir dili olmayan bir yörenin sanatçisiyim. Ibrahim Tatlises tabi Ibrahim Tatlises olacak, arkasinda Arabistan var, Kürdistan var, Türkistan var, hepsi Ibrahim Tatlises dinliyor. Ama benim kürt olmadigimi herkes biliyor. Alevi olmadigimi herkes biliyor, babamin imam oldugunu, hoca oldugunu duymayan kalmadi. Gögsüm gürlüye gürleye, Türkiye duy beni ben Alucraliyim, ama ben Giresunluyum diyemiyorum, neden? Giresunlu beni bir isine çagirmiyor ki, Sivasli çagiriyor, Erzincanli, Malatyali çagiriyor. Çünkü biz Giresun’da sadece rüzgârin esintisiyle kemençesinden yararlanmisiz. Bizim Giresun ile yakindan bir alakamiz yok. Sadece vilayetimizdir o kadar.
Tülay Dolu: Paylasim sitelerine baktigimda bu zamana kadar yayinladiginiz, kasetlerinizin kapak resimleri ve hatta sizin unuttugunuz bütün resimler, dahil, yasi 13, 14, 15 olan çocuklar bunlari gururla paylasiyorlar. Demek ki siz bunu basardiniz, ben öyle görüyorum. Bazi sanatçilar kendi yasitinda kalir. Ondan sonraki gelecek nesil pek hatirlamayabilir ama baktigimiz zaman bizim genç nesil sizi çok iyi takip ediyor. Bu muhtesem bir sey…..
Mustafa Küçük: Benim haberim yok Mustafa Küçük sitesi yapmislar. Çok basit bir sey daha söyleyim Tülaycigim. Hayatin gerçekleri meslegimle ilgili. 1980’li yillarda, klip olaylari patlak verdiginde birçok sanatçi, parasi olan, dayisi, emisi olan, biz o zaman kirayi nasil öderiz düsüncesindeyiz, ev yapmak için ugrasiyordum, ev almak için ugrasiyordum, arabam yoktu yürüyerek gider gelirdim falan filan… o yillarda diyorlarki “Sen falancanin yerinde olman lazimdi”. Ne ile olunur çok basit 1980, 79 yilinda biz bu sahilde Kamaci Gazinosu vardi. Orda çalisiyordum. Yaninda da Kent Gazinosu var. Orda da Güneydogulu Kenan Temiz, bazen onun programi bitince gelip beni dinliyor, bazen ben onu dinliyordum. Allah rahmet eylesin suryaniydi, Diyarbakirliydi, sakatti, severdi. Ben sahneye çikar yövmiyemle kalirdim, Kenan Temiz çiktiginda basindan asagi yüzlükler… Neden? kaçakçilar ülkesi, hepsi baba, yani o tarafin sanatçisi olmak ayri bir arti, prim. Bunu niçin söylüyorum, 80’li yillarda birilerinin klipleri dönerken, televizyon için birileri telefon eder, “ya o bizimdir, ona program verin. Ondan sonra da gel bana ugra.” Cebine de koyuyor hemen yapimcinin. Ben de yalvariyorum ona buna ki televizyona çikayim diye. O zaman bir tane kanal var, 70’li yillarda, dayisi olan çikiyor. Bizim arkamizda para saçan kimse yok, dolar yagdiran kimse yok. Televizyonda görüyorsun, adam asiret reisinin dügününe gitmis, kaça gitmis 80 milyara, 80 milyar da bahsis yagiyor, 160 milyara gitti adam 80 milyara degil. Malatylalilarin bir isine gitmistim, orta parasi o zamanin parasi 1.5 milyon çikinca, sazcilarin parasini verecegim ama saz parasi istemediler hepsinin cebine 200-300 girince, “bugün bizden bahsis bayagi çikti Mustafa agbi, bugün vermesen de olur”. Iste o zaman ilerlersin, o zaman bir yerlere gelirsin. O zamanlar Tepebasi Gazinosu vardi, simdi yikildi. Sahne elbisesini alip, vapura binip sahne elbisesini sirtinda getirirsen sanatçi olunmaz, bu kadar basit. Bunlari göre göre, bu acilari, sikintilari çeke çeke geldik. Benim insanlarim onu yapamazdi. O zamanki Alucralilar 50 kisi bir odada yatiyordu Kasimpasa’da. Kendini kurtaramamis ki bana yardim etsin. Kaç tane is adamimiz vardi, 3 tane 5 tane. Sebinkarahisarlilarin çogu kapiciydi Istanbul’da, ne yardimi bekleyecegim ben onlardan. Ama diger taraftan Güneydogu dedigin zaman bütün kaçak malzeme ordan gelirdi, kaçakçiydi hepsi, bundan dogal bisey olmaz. Diger taraftan kültür olarak Urfa, Türk Halk Müzigi’nin besigidir. Benim babam sag olsaydi türkü filan söylemezdim, saz çalamazdim, öldürürdü beni, çünkü günahtir, öyle bakiliyor, öyle deniyordu. Ama Urfa’da “Bu çocugun sesi güzel, aksam sira gecesine götürelim” deniyordu. Egitim yeri.
Mustafa Küçük: Geçen gün Latif Dogan ariyor “Abi ne olur Persembe günü programa bekliyorum” kaç tana kanaldan böyle teklif var. “Gelemem çok yogunum” diyorum. Dikkat ederseniz ben diger kanallarda gözükmüyorum. Çorba ettiler… Ekin TV, simdi de birileri Vadi TV açiliyor altinda da Cingillim çaliyor, yani Mustafa Küçügün havasini veriyorlar, benimle uzaktan yakindan ilgim yok. Kullanmak için. Ben kizdigim için elestirenler oluyor. Bir Mahsuni Serif’in eseriyle oynasinlar o gece adami çala çala gebertirler, sen Mahsuni Serif’in müzigini nasil bozdun diye. Ama bizim yöredeki çocuklarin hepsi Mustafa Küçük’ün müzigini mahvettiler. Sebinkarahisarli biri, gerçi simdi çagirmiyorlar protesto ettiler daha önce çagiriyorlardi, mesele degil, uzaktan yakindan benimle de alakasi yok. Sen bunu bana söyleme, kimin eserini bozdun, sahnedeyse indir sahneden asagi. Sen sana sahip çikmazsan, sen kimin türküsünü bozdun, kimin müzigini bozdun, sen baglama çalmasini biliyor musun? Nota biliyor musun? Usul makam bisey biliyor musun? Ve ona alkis tutuyor..
Tülay Dolu : Burda bize de is düsüyor. Yerel basina da is düsüyor. Yeri geldigi zaman haksizliga dur diyebilmeliyiz ama yinede bu emek hirsizligina baska bir çözümü yok mu?
Mustafa Küçük: Ben ne diyebilirim. Hangi biriyle ugrasayim. Bunu halkimiz yapacak. Benim artik sanatsal olarak bir beklentim yok belki bir kaset yaparim. Birikimlerim var, duygusal bir kaset daha yapabilirim, kendimi anlatiyorum, nerden geldigimi anlatiyorum, babami, annemi anlatiyorum. Nerden nereye “Çariklari biraktim köyden, geldim ama kardas nerden nereye” bazi seyler var çok dramatik yazmisim, artik beklentim yok, 60 yasindan sonra ne olacaksin, Türkiye’de yakisikliysan, tipin yerindeyse ilgini alakani, gazinolarda erkek sanatçilarin hiçbir tanesi sevilmezdi, niye esine beni Ibrahim Tatlises’e beni götür diyemez ki. O yüzden erkek sanatçilar gazinoda is yapamazlardi. Bu böyledir. Gazinolari dolduran bayan sanatçilardir. Gazinocu falani sanatçinin masasi kaç kisi, ona göre para verecek. Biz bu meslegin çok çilesini çektik, hamalligini yaptik. Kimsemizin olmayisindan, 30 sene Unkapani sirtimizdan para kazandi. Kendi 300 kazandi bana 5 verdi. 500 liraya plak okurdum, adam 50.000 kazanirdi o plaktan. Adam Merter’in yarisini satin almis. Kim vardi sanatçisi Mahsuni Serif , Mustafa Küçük, Ali Kiziltug. Ben de simdi istiyorum ki benim insanlarim ezilmesin, benim çektigimi çekmesin.
Tülay Dolu: Mustafa Abi, ben seni ararken 3. kata çiktigimda, salona girip ilerleyin, ordan sola dönün dediler. Salonda yürürken benimle birlikte isiklar da yürüyor, bir an kendimi Grammy ödül töreni sahnesinde hissetim ve bu yürüyüs bitmese dedim. Burada sahneye çikacak olan sanatçi kendini Dünya stari hissedecek, çünkü bu hissi verecek odalar hazirlanmis.. Buraya gelen konuk kendini özel hissedecek, çünkü bu hizmeti alacak, burada evlenenler hiçbir zaman bu mutlu günlerini unutmayacak.. Burada yapilacak programlarda tarihimiz, kültürümüzü kayit altina alinacak, buraya gelen herkes benim yasadiklarim yasayacak, herkes sizinle gurur duyacak,
Genç isadamlarimiz var, fabrikasi olan var, çok güzel yerlere gelenler var. Artik gereken destegi size vereceklerine inaniyorum. Insanimizin tercihi daha kaliteli bir yer olacaktir. Bize bu imkâni verdigin için tesekkür ederim Mustafa Küçük, yolun açik olsun, Ülkemize bu yaptigin hizmet hayirli ve ugurlu olsun…
www.alucra.com
Tülay Dolu