Çocuklara bunca korku nedendir, sasar kalirdim. Büyüdükçe anladim, meger masallar degil gerçekler korkunçmus. Ondandir balonlar patladikça zavalli çocuklarin ürkmesi. Gelecegi kestirme gözümüz gerçekten kör. Anamalci papazlar cam kiriklari üstünde yürütüyor, adam sendeci olmus yurdum insanini. Agirdan alan yok. Çetin kavgalarin göbek adi ise güdümlü özgürlük olmus. Sesini çikartan yok. O nedenle; “ Yersiz aglamayi üçledim. Ilmi filme, sözü saza, aski daglara, akli baglara emanet ettim. Senaryoyu üç sahnelik oyuna, oyunu piyese ve tek perdeye bagladim. Ve daragacinda sallandirildim. Tenim yüzüldü. Ne gülebildim ne aglayabildim sadece akan yas, gözkapaklarimdan indi sessiz. Bogazlarimizda yagli urganin izi kalmis bir kere, o yüzden karalar bagladik.” Böyle gerçegin gözü kör olsun.
Milletin özüne özgü etik degerler, dilbazlar kurulunca bozu verilmis. Denge dahileri keskülü bos dünyada, uysalimsi kent profili yaratmislar ve insanligin içini bosaltmislar. Ilistire dönmüs hayatlar. Bir durun diyen yok.
Iyi ki fosforu kendinden tükenmez kalemler var. Siyaset edep-haya olgunlasmasini es geçmis, süpheleri kirkambara kilitlemis. Bir yazivereyim diyen yok. Artik lidersiz kampanyalar özlüyor, öfke tasiyan isyanci yürekler. Devasa evren minnacik bir noktaya hapsedilmis. O küçücük noktadan derin ve densiz patlamayla bambaska bir evren dogmayacak sanki. Yani devam eder sonsuzluk. Isin özü kendinizden izler biraktiniz ise samanyoluna, nokta koyarsiniz ve cümle biter. Ancak bitmez yazi, o nokta baska bir cümleye baska bir yaziya zemin olur. Böyledir iste raflar dolusu güvensizligi ve martilarin gagasindaki susam taneciklerini, en dokunulmaz denilenleri ortaya sermek.
Bin senede bir arpa boyu yol almisligimiz var. Neon isikli uçurumlarda kaybedecegiz demektir, göge yapisik sevdalarimizi. Fesatlik agina düsmüs üç karanfil. Bari kininda kalsaydi sevgisizlik, kurutmasaydi ideoloji pinarini.
Zamaninda besibiryerdeye peskes ülkeydi, ülkem. Simdiyi izaha hacet yok. Tuzak çok önceden kurulmus da görmemisiz. Dere tepe düz gittik bu günlere geldik vesselam. Eril ve disil harflerden yayilan dizinlerle, “teslimiyet atmosferi” yaratanlara bir cümlecik yeter;
“ Ben yesil Giresunumu özledim, Bes kurusa karanlik, isik haram, bes para etmez aydinliginiz ”