Uncategorized

ADADA BIR OKUL

             Degerli Gurbetçi Giresun okurlari öncelikle bu ilk yazim, beni sizlerle bulusturdugu için Gurbetçi Giresun Gazetesi ne tesekkürlerimi sunuyorum. Burada yaziyor olmaktan büyük mutluluk ve kivanç duymaktayim.         
 
             1844 yilinda açilip 1971 yilinda kapatilan daha dogrusu Patrikhane tarafindan kapatilmasi tercih edilen Heybeliada Ruhban Okulu Türkiye’nin bir iç meselesi olmaktan çikarilmak istenmekte. Tipki sözde Ermeni soykirimi tezi gibi Heybeliada Ruhban Okulu meselesi de gerek Avrupa da gerekse ABD de gündemde tutularak Türkiye Cumhuriyeti baski altina alinmaya çalisilmakta. Her yil Eylül ayinda, okullarin yeni ögretim yili dönemlerinde, gündeme gelmesine alistigimiz bu mesele, ABD Baskani Barack Obama’nin Türkiye ziyaretinde sarf ettigi okulun açilmasi yönünde ki sözleri ile bu yil daha sik gündeme gelmeye basladi. Keza bu söylemlerle ciddi beklentiler içerisine giren Ortodoks cemaati dis ve iç baskilarini arttirdi. Hükümet yetkililerinin vermis oldugu demeçler de okulun açilma sürecinde oldugunu gösteriyor.


             Peki bu süreç bize neyi getirecek, sürecin artilari ve eksileri neler olacaktir? Öncelikle okulun açilmasini savunanlar, bu açilisin Türkiye’nin yurt disindaki prestijini yükseltip siyasal imajini düzeltecegini savunmaktalar. Peki dis baskilarin altinda Türkiye’nin geri adim atarak okulun açilisina icazet vermesi halinde siyasal imaji zarar görmeyecek midir? O çok önem verdigimiz dünyanin gözünde, yenilmis, baskilara boyun egmis ya da pazarlik yoluyla her türlü kazanimin elde edilebilecegi bir ülke konumuna düsmeyecek miyiz? Bunu sene basinda yapilan BM Genel Sekreterligi seçiminde görmedik mi? Danimarka Basbakani’na, Peygamberimiz Hz. Muhammet ile ilgili çizilen hakaret dolu karikatürlere vermis oldugu destege ragmen, oy vermek zorunda kalmadik mi? Daha sonra pazarliklar neticesi elde edilenler bir kazanimmis gibi lanse edildi. Oysa kaybettigimiz sey, iste o önem verilen siyasal imajimizdi.


             Savunulan bir baska görüs okulun Rum vatandaslarimizin din adami ihtiyaçlarini karsilamak amaciyla açilmasi gerektigi yönünde. Oysa ki Türkiye’de yasayan Rum asilli vatandaslarimizin sayisinin iki binin altinda oldugu düsünülünce bu görüs de gerçekçiligini yitiriyor. Keza açik oldugu dönemlerde yilda ortalama 78 mezun veren okulun mezunlarinin %90’dan fazlasini yabanci ülke vatandasi olan Rumlar olusturmaktadir. Bu da bize gösteriyor ki okulun açilmasi talebi bir iç ihtiyaçtan ileri gelmiyor. Iki binin altinda nüfusu bulunan bir azinlik gurubu bu okula ne kadar ögrenci saglayabilir?


             Okulun talep edilen statüde açilmasi halinde karsilasilmasi olasi en önemli sorun ise diger dinlere mensup olan vatandaslarimizin da ayni statüde okul açma hakki kazanip kazanmayacaklaridir. Zira Anayasamizin 10. maddesine göre herkes dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrim gözetilmeksizin kanun önünde esittir. Ayrica Anayasa madde 14 temel hak ve hürriyetlerden biri olan din özgürlügünün toplum içinde ayrim yaratmak amaciyla kullanilamayacagini düzenlemistir. Yani Heybeliada Ruhan Okulu’nun açilmasi yönünde yapilacak bir düzenleme hem Anayasa’ya ayrimcilik yasagi yönünden aykiri olacaktir hem de cemaat okullarinin açilmasinin önünde ki engeli de kaldiracaktir. Özellikle ikinci durumda mesele Türkiye’nin rejim meselesi halini alacaktir. Bu durumda ise kaybedecegimiz en önemli sey yine zaman olur.


             Patrikhanenin asil istegi okulun açilmasindan ziyade okulunun onlarin istedigi statüde açilmasidir. Keza Heybeliada Ruhban Okulu su an ki düzenlemeye göre ortaögretim düzeyinde açilabilmektedir. Ayrica YÖK’e ya da MEB’e bagli olarak açilmasi teklifi Patrikhaneye yapilmasina ragmen kabul edilmemistir. Zira esas talep edilen Patrikhane’nin ekümenlik statüsü kazanmasi ve bagimsizliktir. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti kurumuna bagli olmadan bagimsiz faaliyetlerde bulunmak ve Ortodoks mezhebinin liderligini üstlenerek Türkiye’de, Katolik mezhebinin merkezi olan Vatikan benzeri bir yapilanma olusturmaktir. Patrikhane tamamen Türk hukukuna tabidir ve egemen bir devlet olan Türkiye’nin kendi vatandaslarina tanimadigi bir takim ayricaliklari farkli bir hukuk uygulayarak azinliklara tanimasi yukarida da degindigim gibi Anayasa madde 10’da gösterilen esitlik ilkesine açikça aykirilik teskil edecektir. 


             Sonuç olarak adada bir okul diyerek meseleyi küçümsemek Heybeliada Ruhban Okulu konusunda yapilacak en büyük hata olacaktir. Tarihte Osmanli Imparatorlugu’nun basta Fransiz’lara tanidigi kapitülasyonlarin imparatorlugun yikilisinda yarattigi sorunlar dikkate alindiginda, meselelere çözüm yolu ararken tarihi perspektifin içinde günümüz sartlarinin yani sira gelecekte dogabilecek sorunlari da dikkate almak en akilci yol olacaktir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.