1913 te Görele de dogdu. Ailesinin bes çocugundan ikincisidir. Trabzon Lisesi nde okurken, 1927 de bu okula resim ögretmeni atanan Zeki Kocamemi nin ögrencisi oldu. Onun derslerinin etkisi ve okul müdürünün özendirmesiyle 1929 da Istanbul Güzel Sanatlar Akademisi ne (simdi Mimar Sinan Üniversitesi) girdi. Burada Nazmi Ziya ve Ibrahim Çalli nin ögrencisi oldu. 1930 da egitimini bitirmeden, agabeyisi Sabahattin Eyüboglu nun yanina Paris e gitti. Orada André Lhote un yaninda resim çalisti. Daha sonra evlenecegi Rumen asilli esi Eren Eyüboglu ile de burada tanisti.
Bedri Rahmi Akademi deki ilk yillarindan sonra temel bilgilerini Paris te André Lhote un akademisinde edinmesine karsin onun kübist ve yapimci (konstrüktif) yaklasimini benimsememis, Dufy ve Matisse i kendine daha yakin bulmustur. Paris ten döndükten sonra Anadolu ve Trakya gezilerinde yaptigi resimlerle Istanbul görünümlerinde Dufy nin renk ve çizgi anlayisinin etkileri görülür. Zamanla bu etkiden siyrilan Bedri Rahmi halk sanatini saglam bir kaynak olarak görmeye baslamistir. Halk sanatindan yola çikarak yeni anlatim biçimleri aramistir. Minyatürlerden de esinlenmistir. Anadolu kilimlerinin geometrik, soyut biçimleri, çini, cicim, heybe, yazma ve çoraplarin bezeme düzeni ve renk uyumlarini kaynak olarak kullanmis, motifin agirlik kazandigi süslemeci bir tutumla resimler yapmistir. Ancak, yalnizca motifleri resme uygulamakla yetinmemis, renk ve malzeme arastirmalarina da girmistir. Çesitli teknikleri deneyerek gravür, mozaik, heykel ve seramik alanlarinda birçok ürün vermistir. Yine bir halk sanati olan yazmaciliga da yönelmis, kumas üstüne baskilar yapmis, bu çalismalarini ögrencileriyle birlikte de yürütmüstür.
Iki yil kadar süren ABD gezisinden sonra degisik malzemelerden yararlanarak soyut resimler ve renk düzenlemelerine yönelmisse de son yillarinda yeniden eski konularina dönmüstür. Kemençeciler, gecekondular, hanlar, kendi portreleri, baliklar ve kahvelerle, yeni renk ve doku deneyimlerinden de yararlanarak, dogaya egilisin ustaca ve yetkin örneklerini vermistir. Çagdas resim ögelerini de içeren bu çalismalarinda, konu soyuta yaklastigi oranda, resmin de bir tür “nakis”a dönüstügü izlenir.
Bedri Rahmi 1927 de basladigi resim ögretmenligini ölümüne degin sürdürmüs, Akademi deki atölyesinde sayisiz ögrenci yetistirerek, çagdas Türk resmi için bu açidan da etkili ve yararli olmustur.
Bedri Rahmi 1928 de daha lise ögrencisiyken siir yazmaya baslamistir. Siirlerine, 1933 ten sonra Yeditepe, Ses, Güney, Insan, Inkilapçi Gençlik ve Varlik dergilerinde yer verilmistir. 1941 den baslayarak çesitli siir kitaplari yayimlanmistir. Halk edebiyatinin masal, siir, deyis gibi her türüne karsi duydugu hayranlik, siirlerine de yansimistir. Halk dilinden ve siirinden aldigi ögeleri kendine özgü bir biçimde kullanarak halk diline yaklasma çabasini sonuna dek götürmüstür. Bu nitelikleriyle siirleri, resimleriyle büyük bir benzerlik gösterir. Akici, rahat bir dille kaleme aldigi gezi ve deneme yazilarinda ise sürekli gündeminde olan halk kültürü, halk sanati konularindaki görüslerini sergilemistir.Bedri Rahmi Eyüboglu 21 Eylül 1975 te vefat etti.