Değerli okurlarım bu yazımda sizden özür dileyerek konumun dışında durdum.
Sevgili okurlarım bilindiği üzere Beşiktaş’ın saygın taraftar grubu;“çArşı” gezi parkı eylemlerine katılmak ve buraya dikkat “Ülkeyi ele geçirmek” suçlaması ile 35 çArşı üyesi olan pasparlak çocuklar darbe yapmak suçlamasıyla (mühetbet) olarak yargılanacaklar.
Oysa onların tek bir amacı vardı. Ağaç katliamına dur demek ve gelecek nesillerin nefes alabilecekleri, çocukların oyun oynayacakları alanlara sahip çıkmaktı. kendilerinden bekleneni yapmış, iktidarın yeşil alanları rant uğruna betonlaştırmasına yönelik bir duruş sergilemişti. Ekolojik dengenin bozulmasına dikkat çekmişti.
Bu ünlü taraftar grubu daha öncede nükleer santrallere, Kadına şiddete, Hayvan haklarına, Van Depremine, Filistin’e, Soma faciasına dikkat çektirmiş ama kimsenin aklına “bunlar darbeci grup” diye yaftalamak gelmemişti. Olaylara siyasi değil her zaman insani bir bakış açısı ile bakmışlardı.
Nitekim de başta İstanbul olmak üzere ülkemizin birçok şehrini, tehlike bekliyor. Nedir bu tehlike? İstanbul ve Yalova’nın “su” ihtiyacı tehlike sınırlarında. Belki de bu yazıyı okuduğunuzda durum daha da kötüleşmiş olacak.
Türkiye’nin sosyal konularına en duyarlı taraftar grubu olan çArşı’yı kendi kalemlerinden tanımaya ne dersiniz?
Van’da deprem olmuştu…
Cebimizde yoktu, üstümüzdekileri gönderdik!
İçine yüreklerimizi sarıp sahaya attığımız atkılarımıza
‘yabancı cisim’ dediler.
Gülümsedik…
Gittikçe kirlenen dünyada temiz kalmak için
çabalayan binlerce insanın imdadına yetiştik…
Kızılay tarihinin en büyük kan bağışı kampanyasını başlattık.
“Arabacı takımı” dediler.
Gülümsedik…
1 Eylül Dünya Barış Günü’ydü…
Yemedik, “1 gün barış 364 gün savaş olmaz” dedik.
“Ayyaş bunlar” dediler.
Gülümsedik…
23 Nisan’dı…
9 yaşında tecavüze uğrayıp,
çıplak bedeni çöplüğe atılan Mert’i hatırladık,
devlet büyüklerine seslendik:
“Koltuklarınıza çocukları oturtup masal okuyacağınıza
çocuk hakları bildirgesini okuyun!”
“Serseriler” dediler…
Gülümsedik…
Soma’da 301 can yitirilmişti,
Gazze’de bebekler katledilmişti…
“Bayram bizim neyimize?” diye sorduk.
“İyi bayramlar” dediler.
Gülümsedik…
Bakımlı – cins köpekleriyle
sosyete mahallesinde turlayıp,
ömrü hayatında hayvan barınağına gitmeden
kendini ‘hayvansever’ ilan edenlerin ülkesinde yaşıyorduk.
“Hepimiz sokak köpeğiyiz” diye haykırdık.
“Çapulcu” dediler.
Gülümsedik…
Canlı yayında okul yaptırma sözü verip
ertesi gün o sözü unutan olmak yerine
kamyonlara doluşup köy okullarına koşan olduk…
Defter olduk, silgi olduk, kaşkol olduk, kalem olduk…
“Şov yapıyorsunuz” dediler.
Gülümsedik…
12 Eylül Davası açılmıştı.
Soluğu adliyede alıp
“Sevinçlerimizi çalan faşistlerin davasında
müdahiliz hakim bey” diye dilekçe verdik.
O gün bize “Helal olsun” demişlerdi,
bugün vazgeçmişler, ‘darbeci’ diyorlarmış!
Tıpkı o gün yaptığımız gibi bugün de…
Gülümsüyoruz!
Neden mi gülümsüyoruz?
Güzel bir abiden öğrendik, o söylemişti:
*Gülümsemek adaleti bozuk düzene
sessiz bir küfürdür, gülümseyin
Buna da gülüyoruz.
Bırakın Allah aşkına ne darbesi ne siyaseti Çarşı bir kulübün taraftan grubudur ve dünyada olan bİr takım olaylara karşı bir tavır sergilemek ve yardımlaşma grubudur….
Aytekin Değerli
Güneş balçıkla sıvanmaz…Çok iyi bir yazı.
Allah, insanları hırslarının esiri yapmasın. Hırsları aklının önüne geçenler her türlü yanlışlığa düşerler.
Herkesi kendine düşman görmek ise hastalıklı bir ruh halidir. Demokratik haklarını kullanan herkesi, her grubu suçlu kabul etmek ise diktatörlük özentsidir.
Kendim bir FB’li olarak Beşiktaş Çarşı grubunun her eylemini gönülden destekledim. Destekliyorum. Diğer takımların da aynı hasasiyetle davranmalarını bekliyorum.Beşiktaş bütün bu sosyal duyarlıkları nedeniyle büyük takım.Emeği geçen herkese selam olsun.
Karanlığa ve bataklığa doğru giden ülkemizde bir Fenerbahçeli olarak Çarşı gibi taraftar gruplarının sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde duyarlı olmasını temenni ediyorum ve Çarşıya bazı konularda insanları aydınlattığı için teşekkür ediyorum.