ONBES YIL ÖNCESIYDI…
Önce özelestirimizi yaptik, sonrasinda elestiriye bir türlü firsat bulamadik. Meclis genel kurulunda and içenle içmeyenler, kurula girenle girmeyenler birbirine karisinca pustuk kaldik, bir kaçgün..
Baktik degisen bir sey yok, Siyasi akrabalarimiza ve hasimlarimiza yapacagimiz elestiri hakkimizi sakli tutmak kaydiyla, aklimiz onbes sene öncesine kaydi…
On bes yil önce meclis sirtinda bir kamburla, genel kurul insaatindan 26 milyarlik bir vurgun kamburuyla açildi. Ceylan derisi vekil koltuklarinin faturasi bile iç edilmisti mecliste. Salondaki avizelerin sildirilisi için avizeler bedelinden fazlasi ödenmisti meclis baskanliginca.
Yani önüne gelen götürmüstü mali metayi…
O yil ilerde devami gelecek ilk pankartta açildi, “deyyusu ekber disari”. Sonrakilerin mesajlari daha mütevaziydi ama bedeli agir oldu açanlara. Dövizler asildi, açildi dövizi götürenler çok oldu. Dövülenler bol oldu.
Iste o meclis bir dönüm noktasi oldu Türkiye için aslinda, bilenler bilir. Bu güne uzadi kara tahtadan köprü…
Bu gün meclistekilerin büyük çogunlugunun haberi yoktur yasananlardan. Ya çocukturlar daha, ya da siyasetten bir haber pembe hayaller kuruyorlardir o tarihlerde. Gelecekte vekil olacaklari beklentisi disinda hayaller.
Iste onbes yil sonra öyle bir meclis insa edildi ki babalarca hayaller gerçek oldu birileri için. Güle degmis özlem ignesi kimin umurunda, kimin ugurunda halk. Lideri canhiras alkislayin gitsin, gelsin, gitsin yeter…
Bir kuru gürültü basladi sürüyor. Meclise gelmeyenleri belki anlamak olasi. Yemin etmeyenleri de anlayabiliriz biraz. Hatta kiyi köse kaçarak partisinden dislanmis gece yarisi yemin edeni bile anlayabiliriz. Ancak iktidarin ne yapmak istedigini anlamak mümkün degil. Iktidar partisinden seçilmislerin anlamsiz yorumlarini dinledikçe de, üstlerine vazifeymisçesine dagiliyor insanin zihni.
Bir mümkünler, imkansizlar meclisi olusturuldu ki el birligiyle kimsenin mizirdanmaya hakki yok. Akillara zarar düsünceleri, soyut görüsmeleri ve lakayt kriz çözüm önerileri bile gün yüzüne çikarilamiyor. Realite ve rasyonellik ne kelime. Bunlar nasil yeni baba yasa yapacaklar heyhat. Kilit vuruldu sanki ülke siyasetine.
Park bahçelerin dizayni üzerinden primlenenler, kaldirimlarin ve kaldirim taslarinin yakinlere ihalesini iyi belediyecilik görüp, övünüp hala bu yoldan geçinenler, geçimsizligiyle ün salip balkon sefalarinda safliga vuranlar, on bes yil sonra halkin yarimiyla canciger kuzu sarmasi olduklarinda, diger yariyi yarinlarindan olmaya itiyorlarsa bu meclis tikanir. Vekiller darlanir…
Bir meclis var ki etliye sütlüye dokunamayacak denli bagimli liderlerine. Medyaya yaranma projesi hazirlayanlar, milletini tanimayan tanimadigini arkadas sohbetlerinde dillendirmekten çekinmeyen vekiller, örgütlülügün ne manaya geldigini bilmeyenler, örgüt deyince akillarina kürt ve sol dan baska adres gelmeyenler, halki iki parçaya bölüp sonra tek parça ol diyenler hepsi, hepsi vekil olmus mecliste.
Meclisin gülü olmus, doguda baska batida baska söylemlerle sirinlik yapanlar, dilini tutamayanlar, tutamayinca delilige sahte kabadayiliga vuranlar, kendi kadrolarini bile begenmeyenler, sagdan yamali sosyal demokratlar, soldan apartmali muhafazakarlar, elçilerin dariltan eli bacadan girince göz yumanlar, parti kapilarini partililerine kapatanlar, halka açtim deyip halktan kopanlar, tabaniyla yeterlilik tartismasina girenler, seçim basarisiz olunca faturayi örgütüne, basarilinca lidere kesenler, muhalifleri lidere kesip kestirenler, bagimsizlar, baglilar, bagimlilar, yemin edenler, etmeyenler, edip tutmayacaklar, etmeyip tutacaklar, pompacilar kolpacilar saglam, muhtesem bir seromoniye çiktilar, meclisin gül bahçesinde.
Iste bu vekil profili ile çiktik yola. Önümüzde dört yillik bir iskence. Gül daneler Nankör ve kör dolmusa binerlerse çabuk inerler, binmezler ise birilerine ayip ederler. Koltuklarda kellelerde gider, kepenkler halka kapatildikça. Umutlar karanliga gömülüyor, alaca aklikta. Kepenkler açildiginda ise “iyi tohum Karatas üzerinde yeserir”..