Uncategorized

RAMAZAN, ORUÇ, SICAKLAR VE AÇLIK…

RAMAZAN, ORUÇ, SICAKLAR VE AÇLIK…


Agustos ayinin baslamasiyla oruç tutulmaya da baslanacak. Kaplica sicagi günlerde yaklasik onalti saat oruçlu olunacak ramazan ayi boyunca. Bin aydan hayirli geceye hazirliklar yapilacak bu ayricalikli zaman diliminde. Hazirliklar simdiden basladi. Keseye göre iftarlik alisverisleri ve temasasi albenili organizasyonlar ekonomik krizi gündem disina itti. Basbakan bu kez kriz teget bile geçmeyecek deyince rahatladi piyasalar ve halk. Ve ramazan kosusturmasi basladi.


Yerel yönetimler israfi körükleyen bir acelecilikle ramazan eglencelerine zemin olusturuyorlar. Sokak iftarlari, iftar çadirlari, bol çesitli iftar menüleri için siparisler verildi bile. Iftar kolilerinin daha adrese teslimine baslanmadi ama eli kulagindadir. Bu ramazanda da müzikle, kuklayla, renkli gösterilerle sivil toplum örgütleri destekli sazli sanatçili programlarla bu çöl sicagi günler vahaya döndürülecek. Allah hayrinizi kabul etsin.


Evinde iftarini yapanlar ve disarida bu iftar nimetlerinden faydalananlar atacak kendini çoluk çocuk eglence pinarinin içine ve serinleyecekler gece yarilarina kadar. Bazi bölgelerde sahura kadar sürdürülecek ortamlar da olusturulmus durumda. Direkler arasi havasini yasatmak için hiçbir masraftan kaçinilmadigi asikar. Yaradan israfi yasaklamamis, müsrifligi günah saymamisçasina bir tiyatral oyun konulmus sahneye. Izliyoruz çaresiz, bakiyoruz. Islami kapitalizm baskösede. Oruç tut, tutma, iftar yap, ye- iç-ye, dolan, gezin, eglen firsat kalirsa cümle alemin hayrina et duayi göstermelik, is tamam. Nasilsa sahuru kimse görmüyor. Ibadetin alasi bizde diye ögünelim sonra hep birlikte.


Her sey iyi güzel de dünya “Altin Boynuz”dan ibaret degil ki. Örnegin bir “Afrika Boynuzu” var ki orada yasanan yasanmazlara içi kan agliyor insanin. Dogal açlik oruç olmus, her aylari ramazan olmus ölümle cebellesiyorlar; bebesi, anasi, dedesi, ebesi. Ekmek kirintisina muhtaç garipler. 


Uluslararasi kamuoyu bu insanlik dramina müdahalede geç kaldikça yetmis bin çocuk maalesef telef olacak. Kurakligin ve kitligin vurdugu Dogu Afrika ülkelerinde analar çocuklarinin güçlüsünü yanina alip, zayiflarini yol kenarlarina terkederek bir çaresiz yürüyüs tutturmuslar. Afrika’da yüzyilin acisi, sancisi ve açlik skandali yasaniyor. Simdinin meselesi degil ocaktan beri, ocaktan beri bir milyon insan daha sürüklenmis açlar kervanina.


Oysa topu topu üç bes milyar dolarin ucunda ölüm yollarindaki bebelerin kurtulusu. Hepimizin evladi var; bes yasin altindaki çocuklarin vücutlarinin ve beyinlerinin normal gelisim göstermemesi ne demek acaba. Sadece Kenya’da 65 bin çocugun açliktan ölmek üzere oldugu gerçegine duyarsiz kalmak günah degil mi. Somali’de her bes çocuktan birinin bes yasina girmeden öldügüne nasil bir savunma refleksi gelistirilebilir. Söyle gelistirilebilir; Serefelerde ampullar yandiginda açlik unutulur nasilsa, mükellef sofralar emrimizde, midemizde. Iftar sonrasi açariz ellerimizi göge ederiz duamizi; Allah’im yardim et muhtaçlara, iste bu rahatlamadir bizi kendimizden uzaklastiran, insanliktan…


Cennetten bir köse ülkede, dört mevsimi birlikte yasayan bir milletiz. Doganin sundugu nimetleri sadece bizim hakkimiz görerek olabildigine acimasiz tüketiyoruz. Bir ay oruç tutacagiz diye dükkan dükkan alisveris çilginligi içinde efor harciyoruz. Gelsin hurmalar, pastirmalar, envai çesit peynir ve sekerlemeler.


Her milletin ve kültürün kendine has kiymetli, müstesna, kutsi ve anlamli bir zaman dilimi olduguna inanmamak olmaz. Ancak açliktan kirilan Dogu Afrika ülkelerinin çogunlugunun Müslüman oldugunu da unutmamak gerek. Din kardeslerimiz yedi yirmi dört oruçlu, hem de devasa iftar sofralarindan yoksun olarak.


Unutulmamasi gereken bir noktada toprak kaybi. Her yil oniki milyon hektar toprak kullanilamaz hale geliyor. Dünyanin tarim alanlari kuraklasiyor ve çöllesiyor. Toprak ana deger kaybediyor. Ülkemiz de bu dertten muzdarip. Sel, erezyon, kuraklik derken döneriz Afrikaliya bir gün.


Unutulmamali ki, dünyada bitmeyen savaslarin yüzde sekseni kurak alanlarda, verimsiz topraklarda ve çöllerde sürüyor. Platolar, ovalar, çöller, vadiler tarima elverisli konuma çevrilemezse daha çok bebeler açliktan ölür, ekmek yerine silaha gider olmayan paralar. Egemen güçlerde o mecralarda istedikleri biçimde at oynatirlar.


Aç doymam tok acikmam sanirmis, hos geldin ya sehri ramazan…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.