REKLAMA KARSI OMUZ OMUZA…
Seçime çok az bir süre kaldi. Esenler’den Türkiye manzaralarina baktikça elveda dünya hiç kimsemiz kalmadi gibi bir duyguya kapiliyor insan ister istemez. Partiler ve liderler Hararetli ve hakiki propaganda yöntemlerini sonlara saklamis meger.
Kus uçmaz kervan geçmez yörelerde, yillardir hiç girilmemis gidilmemis yerlerde miting koymaya basladilar pesi sira. Pek uzunca sayilamayacak söylemlerle, rahatligin ve özgürlügün simgesi biçiminde, sosyal sorumluluklara vurgular yapilarak hep bir agizdan haykiriliyor siyasi monolog. Parti liderleri taninmasa, mitingi kuran parti bilinmese söylem benzerligi nedeniyle tek parti seçimlere giriyor zannedilecek. Tek fark liderlerin birbirlerine yaptiklari biraz agira kaçan salvolar.
“Azginlasinca insan harman yeri kurur” hesabi en dehsetli dönemini yasiyor seçim arifesi. Durum böyle iken korkudan korkmak modasi yayginlastiriliyor gizli ellerde. Muvazzafi muzafferi ayni yolda harcaniyor göz göre göre. Sularin getirdigini seller götürür mantigiyla tarihsel mirasimiza en nadide parçalar ekleniyor gün asiri.
Liderler pençelerini en yakin dostlara geçirmis, tirnaklari gerekçe göstermeden yetmis milyonun yakasinda. Artik kement kimin boynuna geçerse, geçsin umurlarinda degil. Haserelerin üsüstügü çöplüklerde karin doyurma çirpinisindan kime ne. Varsa yoksa kasim kasim kasilan liderlerin birbirlerine açik deyisle sayisiz kez hayat dersi, politika dersi verme hirsi. Örnek bir davranis sergileseler de su nevri dönmüs mitingleri adamakilli yapsalar olmaz sanki.
Çözülmemis, çözümlenmemis dünya kadar problem varken simdi de isi reklamlara döktü partiler ve liderler. Reklam güce vurgu yapilan motiflerle, derin tonlarda sabirsiz renkleri kusatiyor en izlenen anlarda. Kusatiyor kusatmasina da tüketici haklari ne olacak. Ayrica ne yüklü para varmis su reklamci partilerin tümünde. Iflas eden çok sey gördük ama onüç haziran sonrasi parti görürsek sasmamak gerek kanimizca.
Siyah beyaz ekranlari renklendiren nice iyi niyet sakli bu reklamlarda. Birileri hiç degerlendirmeden, hiç üsenmeden bu reklamlarin pesine düser mi acaba bekleyip görecegiz. Kibar ve yumusak sözlerle, kliselerden uzak ve dise dokunur mesajlar ve görüntülerle bezenmis reklamlar. Hemen hepsi Türk reklamciliginin geldigi noktayi gösteriyor açikça. Gerisi yalan. Renkli camda dönmeye baslayan bu reklamlar dünyalari nasil dönüstürüp degistirecek bakalim. Adi üstünde reklam. Reklamlara aldanilip verilen her oy yarin ayagimizi tökezleten taslara dönüsünce elimizden kim tutacak bakalim.
Dikkat çekmek için kaleme alinan bu reklam metinleri bakalim ilaç olacak mi, çare sunacak mi umut arayan ülke insanimiza. Bu ülkeyi sanki reklam metin yazarlari kurtaracak onlar yönetecek ülkeyi. Siyasiler ekranlarda, reklamlarda bu denli müsfik ve iyi iken, miting meydanlari gladyatörler arenasina dönmüs durumda. Her biri digerinin açigini kollayip duruyor. Bir acayip yaris yasaniyor, ideolojisi olmayan temel degerleri kökünden sarsan.
Kent disi kirsal alanlarda toplumla kurulan bu mayinli iletisim, olaylarin üstünü örttükçe daha agiri patlak verir hesabi tersine bir dünyayi hazirlarsa bu reklamlar sayesinde, kaçacak delik de kalmaz sonra. Bu nedenle Günesi görür görmez serinlik üreten asirlik çinar altlari simdiden rezerve edilmeli.
Reklam iyi güzel de ürün elde kalirsa bir dört sene daha bosa gider…