KÖŞE YAZILARI

SANATI SANATÇIYA BIRAKIN

Son günlerde Yavuz Bingöl’ün “Erdoğan Berkin Elvan’ın annesini yuhalattı çünkü kendi ölmüş annesine küfredilmişti” demesinin ardından sanatçılığı bir kesim tarafından sorgulanmaya, toplum nazarında itibarsızlaştırmaya hatta idam sehpasına çıkarılmaya çalışılıyor.

Öyle ya bir sanatçı tanımı vardı bu bahsi geçen münevverlerin ve sanatçının açıklamaları bu tanıma uymuyordu.

Peki neydi bu tanım; sanatçı dediğin önce militan olmalıydı, anarşist olmalıydı gerektiğinde eline taş alıp polise sallamalıydı, gerektiğinde halk için yapılmış otobüs duraklarını parçalamalı, içinde insan olup olmadığına aldırmadan ateşe verebilmeliydi. Sanatçı dediğin mütedeyyin değil seküler olmalıydı, makam mevki devlet otoritesi, itibarı gözetmeksizin önüne gelene küfretmeliydi.

Toplumun genelini ilgilendiren konularda objektif değil azınlık burjuvazinin ve onun ‘aydın’ hizmetkârlarının çıkarlarına göre sübjektif değerlendirmelerde bulunmalıydı. Gerekirse ana muhalefet koalisyonun genel başkanının seçim şarkılarını yapmalı, mitinglerinde konserler vermeli ve propagandasına aktif katkı sunmalı ama iktidar partisinin bu tarz organizasyonlarının yakınından geçmemeliydi. Gerekirse halka hakaret etmekten çekinmemeli ve halkın tercihlerini geri zekalı oluşlarına vermeliydi.

Sanatçı olmak halkan kopuk olmak değil aksine halka daha yakın, halkın dilinden konuşmayı ve toplumun genelini ilgilendiren konularda değerlendirmelerde bulunmayı gerektirir. Gezi parkında fotoğraf verirken sanatçı olan kişiler eylemlerin sonuçlarını değerlendirirken mi sanatçı olmuyor ?

Sanat’ı neden Sanatçıya bırakmıyoruz? bırakalım onlar ne istiyorsa yapsınlar……

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.