1920 Nisan’inin ilk haftasi orta büyüklükte bir tekne, öglen saatlerine yakin Sinop’un Gerze ilçesinin iskelesine yanasti. Içinden on dokuz, yirmiyi geçmeyen, biyiklari yeni terlemis, siyah giysiler içerisinde, pür silah on yedi genç çikti. Silahli gençler önce aksayarak yürüyen reislerini takip ederek, iskelenin 50 metre uzaginda, üzerinde hükümet konagi yazili kaymakamliga girdiler.
Sehrin çarsisinin baslangicinda bulunan kaymakamliga, Osman aga’nin geldiginin duyulmasi çok uzun sürmedi ve halk hükümet konaginin önünde toplanarak merakla beklemeye basladi. Binanin içinden önce gürültüler, bagris çagirislar geldi. Daha sonra da sehrin Rum esrafindan, zengin ve varlikli bir sahis olan Hiristof kaymakamliga girdi. Gürültüler yeniden sokaga kadar tasti ve bir el silahi duyuldu.
Kisa bir süre sonra da Osman aga disari çikip çarsida birkaç Türk’ün dükkânlarina ugradi. Ve adamlariyla birlikte geldikleri tekneye binerek, iskeleden ayrildilar. Bütün bunlar birkaç saatin içinde olmustu. Halk, tekne deniz ufkunda bir nokta haline gelip kayboluncaya kadar limandan ayrilmadan gidenleri seyretti. Osman aga’nin gittigi haberi hizla, daglara taslara uçuruldu…
Kara zipkalilar hükümet konagina girer girmez, Osman aga dogruca kaymakamin odasina çikmis ve O’na bölgedeki en azili Rum Pontus çetesinin basi olan Hirbo’nun nerede oldugunu sormus, kaymakamin mintika’da astigi astik, kestigi kestik Rum eskiya hakkinda bir sey bilmiyor olmasi bir tarafa, ileri geri konusmasi üzerine, O’nu tartaklamis. Bu defa, ilçede ileri gelen Rumlardan biri olan Hirbo’nun kayinbiraderi, çetenin bas yardim ve yatakçisi onlarin her türlü ihtiyaçlarini karsilayan Hristos’u kaymakamliga çagirtmis. Hristos’a da Hirbo eskiyalarinin yerini sormus. O da kaymakam gibi bilmiyorum, haberim yok, gibi cevaplar vermis, bununla da kalmamis, birden celallenip: “Siz kimsiniz? Sizin gibi çetecileri beni sorguya çekmesi ne haddine” der demez Osman aga’nin yardimcilarindan Mustafa Kaptan’in tabancasi Hristos’un sakaginda patlamis.
Giresun gönüllüleri Müfrezesi Reisi’nin çarsida alis veris yapiyor gibi bir iki Türk’ün dükkânina ugramasi da muhbir-haber elemanlariyla görüsmesinden baska bir sey degildi.
Küre Daglari (Isfendiyar)silsilesinin bati uzantisindaki Dranaz Dagi, Gerze sahillerinden 35-40km içeridedir. Sinop u Boyabat üzerinden Iç Anadolu ya baglayan yol, bu dagdan geçer. Dranaz üzerindeki köylerden biri Bürnük tür ve bu köyün yakininda yolun kenarinda “Kurtlu Hani” adiyla bir konaklama yeri vardir. (Tamamen ahsap olan Kurtlu Hani, birkaç sene önce çok eskimis oldugundan, çökerek yikildi.) Giresun gönüllülerinin Gerze’den ayrildiklari günün gece yarisini geçen saatlerinde Kurtlu Han’dan disari Rumca müzik sesleri, naralar, nidalar gelmekteydi. Aniden hanin kanatli kapilarinin ikisi birden tekmeyle ardina kadar açildi. Hanin içini idare lambalari ile yanan ocagin alevleri aydinlatiyordu. Hirbo ve otuz alti Rum eskiyasi burada çalgilar esliginde çengi oynatmaktaydilar.
Osman Aga’nin içeri girisi ile eskiyanin hepsi buz kesilir. Hiçbiri duvarda asili olanlar söyle dursun, yanlarinda duran mavzerlerine bile davranamazlar. Kara zipkalilar karsilarindadir…
Rum Pontus’lular büyük küçük bütün dillerini yutmus, gözleri fal tasi gibi disari firlamis haldeyken, Osman Aga nin sesi hanin duvarlarinda çinlar:
—Ulan palikarya enikleri! Türk köylerinde korumasiz insanlari soyar sogana çevirir, onlara zulüm ve tecavüzlerinizin zaferi diye mi burada alem yapip çengiler oynatirsiniz?… Yunan’in Izmir e Ingiliz’in Samsun a çikmasiyla simarip bu topraklarin efendisi mi olacaginiza akliniz kesti? Nankör kefereler, simdi ben sizin gibi köçeklere nasil avrat gibi oynatilacagini gösteririm! Soyunun hepiniz! Dümbelekçiler! Sizde biraz önceki Rum giygiyini çalin!
Ocak basinda bulunan, ekmek ve yufka pisirmede kullanilan 6-7 saci isaret ederek, Giresun gönüllülerine, “Sunlari isitip salonun ortasina koyun!”emrini verir.
Nihayet Hirbo’nun dili çözülür:
—Agam, etme eyleme, biz ettik sen etme, bagisla…
—Ulan Türk düsmani Hirbo, seni artik bütün Rum kiliselerinin dualari bile kurtaramaz, yaltaklanip durma…
Uzun sürmez, Kurtlu Han dan gruplar halinde yükselen mavzer sesleri, karanliklari deler gibi civardaki ormanlar ve hana yakin köylerde yankilanir.
Gün agardiktan çok sonra, gene de korka korka Kurtlu Hani na girebilen civardaki Türk ve Rum köylüler, Hirbo ve adamlarinin cesetlerini irkilerek izlemekten, salonun duvarina kömürle yazilmis yaziyi epey geç fark ederler.
“Rum Pontus’lular! Vatana ihanet edenler ve Türk ahaliye eziyet çektirenler yerlerde gördükleriniz gibi tepelenecektir.”
Giresun Müdafai Milliye Reisi Osman Bey
Derleyen: Yusuf KIRTORUN
Kaynak:vatangiresungazetesi