Siyasetin kirilgan rüzgârlari ve kiliksiz esintisiyle ne yöne akacagi belli olmayan, altindan ne çikacagi belirsiz bir melodram gündemde. Kisacasi “fes düstü, hes göründü”. Faidesi fersiz, faturasini torunlarimizin ödeyecegi kapanmayacak bir yara, bitmeyecek bir dava açiliyor Karadenizin bagrinda…
Uzungöl Belediye Baskaniyla özlü sözlü birliktelikten sonra, uslanmaz bir Karadenizli olarak içimiz titredi, yoldasla. Burnumuzun diregi sizladi. Ve gaipten bir ses kulagimiza fisildadi;
“Son irmak kurudugunda, son agaç yok oldugunda, son balik öldügünde, beyaz adam paranin yenilmeyen bir sey oldugunu anlayacak.”
Hes yapacak ulusal ve çokuluslu sirketler, umursamazlik içinde. Amerikan dolari bakan ve gören gözlerle, adeta bir doga katliamina hazirlik içindeler Karadeniz’de. Haçli seferi misali, çok milletli çok dinli ortakliklarla bedava suya hücum yasaniyor. Yasak bölgeler olusturulup, yasak kentler planlaniyor aymazlik içinde. Sularimiz, daglarimiz, göllerimiz, yaylalarimiz, ormanlarimiz yabanci patent tehdidi ile karsi karsiya…
Orta Asya’dan kisrak basi gibi uzanmis Anadolu’ya sanki susuzluktan göçmemisiz gibi su talanina alkis, alkisa afis, tabela asiyoruz arsizca. Modern bir hayat düslerken kristal buz dagina çarpip yok olacagiz Titanik gibi. Enerji için her sey mubah diyenlere karsi çikanlar, heslere karsi dogal yasami savunanlar “vatan hainligi” ile suçlaniyorlar. “Bilimsel veriler isiginda, çevreye duyarli olmayan ve dogayi tahrip edip bozacak biçimde planlanmis ve uygulanacak olan” her hese karsiyiz. Öyleyse bizde vatan hainiyiz.
Ancak, “Efendiler bu vatan bizim”. Suyun pesine takilip gidecegimiz bir baska cografyada yok, kalmadi. Görsel gerçekligi on numara, ilmek ilmek islenmis bir doga, yok böyle manzara dedirten o essiz atmosfer, Karadeniz’de maalesef tirpanlaniyor. Hem de “hes” maskesiyle.
Çogu Karadeniz’de olmak üzere iki bin hes, Projeleri bilinçdisi bir aymazlik ile çevreye hassasiyet arka plana itilerek kurulum asamasinda. Hes firmalari ÇED firmalari ile çetleserek, çeteleserek ismarlama rapor versiyonunu çeviriyorlar. Bu film çekimini yakindan takip eden uzmanlar ise söyle kritik ediyorlar;
“Hesi yapacak firma raporu hazirlayacak firmaya, istedigi çed raporunu ihale ediyor. Çed firmasi da sadece rapordaki isimleri güncelliyor. Teknigi kopyala yapistira dayanan bir sistem. Çogu rapor baska bir vadiye göre hazirlanip, firma talebine göre vadi için sadece isimler degistiriliyor. Tek rapor, çogul versiyon.”
Oysa çed raporlari çok önemli. Hayat kadar önemli, can kadar, can suyu kadar önemli, bu isin can damari çedler. “Baraj yapilacak akarsuyun debisi, rejimi, hidrolojik ve hidrojeolojik degerleri, derenin tasidigi malzeme ve miktari, cinsi gibi veriler ayri ayri hesaplanmalidir. Yetmez, ayrica akarsu yatagindaki canli hayati ve biyolojik verileri ve florasi önemsenerek bu hesaplamalara katilmali ve çed raporlari bu verilere göre düzenlenmelidir.” Diyor uzmanlar.
Simdi soruyoruz; çed raporlari yeterli görülmeyip geri çevrilen veya iptal edilen bir tane olsun proje var mi? Yoktur herhalde” minareyi çalan kilifi hazirlar” misali. Zarari Çernobil gibi ileride çikacak bir oldubittiye davetiye çikariliyor elbirligiyle.
Gurbetçi Karadenizliler olarak “Bu davete icabet etmeyecegiz”…